Neden özellikle otel projeleri yaptınız?
1983 yılında Türkiye'de çıkan müthiş turizm teşviklerinin yarattığı enerji, benim mimarlık heyecanım ve Turizm Bakanlığı kökenli olmamın getirdiği avantajlar ile pek çok otel yaptım. Kapadokya bölgesinde beni çok severler örneğin. İstanbul'da küçük bir bürom vardı, ama sürekli oraya gidip gelirdim. Evlerinizi restore edep turizme kazandıralım, buranın doğru yatırımı budur, diyerek bölgede pek çok insanı turizmci yaptım. O bölgenin çoğu kamyoncu idi, gerekirse kamyonlarını sattırdım, otel sahibi yaptım onları. Kapadokya Turban'ı ben yaptım örneğin. Fakat sadece Kapadokya'da beni mutlu etmeyince, hayli yorucu olan Antalya, Marmaris ve Bodrum seferleri başladı. Derken yıllar su gibi aktı geçti.
Mimarlık yaşamınızdaki dönüm noktaları nelerdir, peki?
1997 yılında Kadir Has Üniversitesi'nin restorasyonu için davet aldım. Bizimki ile birlikte 10 tane büro seçmişler.
Tek tek gelip büroları ziyaret ettiler. Dosyaları önce 3'e indirdiler ve sonra da bizimle çalışmak istediklerini söylediler.
Mimari katkılarımın yanı sıra üniversitenin gelişimine de katkılarım oldu; böyle bir mekanda mutlaka bulunmalı, diyerek Güzel Sanatlar Fakültesi'ni ve Restorasyon Kültür Varlıkları Koruma Yüksek Lisans Programı'nı kurdum. Bu bölümlerin kurulması, akademik olarak benim de üniversitenin içinde yer almama neden oldu. Çünkü 1990'ların sonunda doktora yapmış uygulamacı bir mimar bulmak zordu. Benim bir de eğitimci tarafım vardı ve dolayısıyla özellikle proje derslerinde birikimimi öğrencilerle paylaşmak ve binalarımdan uzak kalmamak için üniversiteden gelen teklifi kabul ettim.
2002 yılında Cumhurbaşkanlığı kompleksi içerisinde Atatürk Müze Köşkü'nün restorasyonu için bir ilan verilmişti. İlanda, bu işe ilgi duyanların know-how dosyalarını göndererek elemeye girmeleri gerektiği yazıyordu. 500 küsur dosyanın içinden iş bizde kaldı.
Bu, benim için hayatımın en önemli işidir, çünkü bu iş ile ben Ata'ma karşı olan görevimi yapmış oldum. Atatürk'ün 12 yılını geçirdiği köşk hakkında tarihsel araştırmalar yaparak, binanın restorasyon projesini Atatürk'a yansıtır bir biçimde tamamladım.
Bir de Kız Kulesi'nin restorasyonu var, ama ondan önce korumacı bir mimar olarak restorasyon ilkelerinizin neler olduğunu sorsam?
Ben restorasyon alanındaki yüksek lisans ve doktora çalışmalarımdan sonra kendimi geliştirmek adına yurtdışındaki bazı kısa dönemli eğitimlere katıldım. Dolayısıyla restorasyon konusunda uluslararası bir vizyonumun olduğuna inanıyorum. Her zaman restorasyonda çağdaşlığı savunurum. Restorasyonda önemli olan önce yapının belge değerini korumak ve sonra da yapıyı güçlendirmek, çağdaşlaştırmak, bugüne ve yarına hazırlayabilmektir. Yani bir yapı olduğu gibi de restore edilebilir, ancak yapıyı güncelleştirerek, bugünün izlerini yapıya yansıtarak restorasyon yapmak bence daha doğrudur.