Beyoğlu kamunun kendini dile getirdiği yer halini aldı diyebilir miyiz?
MCY: Beyoğlu tam anlamıyla böyle bir hal aldı. Ha bu kamunun sözü yerine geçer mi? Yani halkın sözü müdür üretilen? Hayır ama aydınların, sanatçıların sesidir. Bir toplumun sağlıklı gelişiminde de bu sesin önemini artık tartışmasız herkesin kabul etmesi gerekir.
Her şeye rağmen işin başlangıcının, düğmeye basılma anının, rastlantısal bir şekilde başbakanın oradan geçmesi olduğunu düşünüyorum.
Dolayısıyla aslında bir kişiye bağlı hassasiyetlerle güdümlenmiş bir olay olduğunu düşünüyorsunuz.
MCY: Çünkü başbakan, otoriter bir insan. Demokrasiyi ağzından düşürmeyen, ama demokrasi konusunda ciddi eksikleri olduğunu düşündüğüm bir siyasetçi. Hiç kimse Beyoğlu'nun kullanıcısının nasıl yaşayacağına karar veremez. Kimin haddine! Kim olursa olsun, bu aşamadaki bir toplumda artık böyle tek kişilik kararlar vermemeli.
Planı ise ayrıca düşünmek, altındaki senaryoyu iyi okumak lazım.
Siz de mutlaka bir çözüme ulaşacaktır ve eski halini alacaktır dediniz.
MCY: Çünkü çok güçlüdür Beyoğlu… Beyoğlu'nu yıkamazsınız. İstiklal'i ve çevresini yıkamazsınız. Şimdi Beyoğlu ve çevresinde günde on tane eylem yapan insanların birleşme anını oluşturur İstiklal Caddesi. İstiklal ile uğraşırsanız kendiniz yıkılır, büyük olaylara neden olursunuz. Hiç gerek yokken niye böyle bir şey yapasınız? Bu yüzden geri adım atılacağını düşünüyorum. Ama vurgulamak isterim ki Beyoğlu'nun da kendine ait de olsa bir düzene ihtiyaç var.
Bu çizgilerin çizilmesi size anlamlı geliyor.
MCY: Çizgiler çizilmeli ve belediyeye ödenmesi gereken para ödenmelidir. Oradaki işletmelerin büyük bir çoğunluğu iyi para kazanıyor. Kimsenin mağdur edebiyatı yapmasının da anlamı yok. Bu noktada işverenlere de çalışan insanların sigortalı olması gibi sorumluluklar düştüğü eklenmelidir. Çok kötü şartlarda insan çalıştırdıklarını biliyorum. Benim öğrencilerim de bu gibi mekanlarda çalışıyor ve bir düzenin muhakkak kurulması gerekiyor. İşletmeciler de çok temiz değiller bu konularda. Ne var ki tüm bunların ötesine geçip yanlış giden işleri düzeltmek yerine İstiklal'i dağıtmaya kalkmak, tarihi bir hata olur. Bence aklı olan hiç kimse böyle bir işe soyunmamalıdır...