Kemeraltı'nı İzmir'in sosyal yaşamı açısından bu denli önemli kılan şey nedir?
Öncelikle tarihi değeri. Kemeraltı yaklaşık 270 hektarlık bir alanı kapsıyor ve neredeyse 5000 yıllık bir geçmişi var. Büyük ihtimalle Türkiye'de tarihi korunmuş bu kadar büyük bir başka alan yok. İkincisi, Agora gibi belki de Roma İmparatorluğu'nun en büyük bir pazaryerlerinden birini barındırması. Antik tiyatro, antik stadyum ve antik Roma yolu, hep Kemeraltı'nın sahip olduğu tarihi değerler. Hatta Varyant dediğimiz yolun ucunda büyük bir Zeus tapınağı varmış. Bugüne sadece temelleri kalmış. Ayrıca Agora'da, duvar yazıları yönünden çok zengin, çok katmanlı bir malzeme var. Bana göre grafittilerin eşi yok. Biz bunu zamanla ihmal etmişiz ve yıkılmış. Ama yapı olarak o çarşılar bütünü, yaşamsal ruhu ile var olmaya devam etmiş. Ve o yaşam biçimi, içindeki esnaf yapısı değişse bile tarihi çarşı niteliği ile devam ediyor. Bence Kemeraltı'nın en önemli özelliği bu.
Kemeraltı biraz kaotik ve karmaşık, her şeyin iç içe ve kontrolsüz olduğu ama aynı zamanda da tam olarak bu sebepten renkli ve heyecan dolu bir yer. Sizin bu özellikleri değerli bulduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Burada 300'ü aşkın iş kolu var. Neredeyse çok büyük bir süpermarket. Ama biz bu süpermarketi ne kadar tanıyoruz? Mesela yüzlerce yıllık 13 havra var; 1500-1600'lü yıllardan kalma bu kadar çok caminin bulunduğu bir yer de yok! Agorası, söylediğim gibi, neredeyse 3000 yıl öncesine gidiyor. Biz Kemeraltı'nı hayattan kopuk, insanları yabancılaştıran alışveriş merkezlerinin tersine insani bir boyutu olan bir çarşı olarak görüyoruz ve öyle gelişmesini istiyoruz. Peki bu kolay mı? Maalesef değil... Örneğin iç göçlerle değişen esnaf niteliği bir sorun. Çünkü pek çok esnaf bu işin önemini kavrayamıyor. Veyahut Cemil Şeboy gibi "Burayı yıkın, alışveriş merkezi yapın, biz de bir köşesine oturalım" diyorlar. Bu olmaz! Ama şu olur: Tanınmış markalar gelebilir. Bu Kemeraltı'na yakışıklılık katar. Bizim illa eski bina olsun diye bir ısrarımız yok. Koruma Kurulu'nun da yok. Ama eski eser ise korunsun ve yeni bir işlev ile yürüsün istiyoruz. Örneğin 1960'lardan kalma binalar var. Kurul zaten onları korumaya çalışmıyor.
Özellikle 80'lerden bu yana tüketim alışkanlıklarımız çok değişti. Bu anlamda Kemeraltı'nın işlevsel dağılımı ve kullanıcı profili nasıl farklılaştı?
Bu bir kalite, nitelik değişimi oldu. Bu arada elbette işporta esnafı ortaya çıkmaya başladı. Burada işportaya karşı çıkar gibi görünenler, önde dükkan görüntüsünde arkada işporta yapıyor. Pek çoğunun geliri de oradan. Fakat hala o eski yapıyı koruyan bir grup da var. Kemeraltı'nda bence bir iç gerginlik var. Ya tarihi nitelik korunarak ve yeni ögeler eklenerek bir ilerleme sağlanacak; butik oteller, lokantalar, mücevher veya halı imalathaneleri, meyhaneler olacak, ya da burası bir işporta pazarı haline gelerek çöküntü bölgesine dönüşecek. Biz elbette nitelik artışına, güzelleştirmeye ağırlık verdikçe, onu toparlamak, canlandırmak isteyenler harekete geçiyorlar. Hiç beklemediğiniz insanlar "Bak ben şunu yapıyorum" diyorlar. İyi mi kötü mü, bu tartışılır. Ama göstermek ve gerçekten yapmak istiyorlar. Bu arada özellikle İstanbul kökenli yaklaşık 200 işadamının buradan tarihi binalar aldığını biliyorum. Bir kısmı restorasyona başladı bile...
Yani Kemeraltı'nda kendinden bir kıpırdanma zaten var ve siz bunu su yüzeyine çıkarmaya çalışıyorsunuz.
Onu sürekli kılmak, gezginlerin bir merkezi haline getirmek üzere itiyoruz. Tabii biz ticaret yapamayız. Ama tipik bir örnek olarak şunu vurgulamak istiyorum: Burada Çakaloğlu Han isimli çok güzel, eski bir han var. Biz bu yapıyı kamulaştırma kararı aldık. 20'ye yakın da ortağı vardı. Biz bu kararı aldıktan sonra mal sahipleri, bize de küçük bir pay vererek kamulaştırmayı birlikte yapmayı teklif ettiler. Önümüzdeki dönemde bunu gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum. Bir de Mirkelamoğlu Han var; o da kamulaştırma kararı verdiğimiz yapılardan biri.
Ayrıca, size ödül de kazandıran Abacıoğlu Han var.
Doğrudur. Ayıca ondan önce Oteller Sokağında cephe iyileştirmesi de yaptık. Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan devraldığımız, şimdi semt merkezi olarak kullandığımız bir bina var. Bu arada bir yapı inşa edecektik; temel kazısını yaparken 2000-2500 yıl öncesine giden tarihi eserlerle karşılaştık. İzmir surları dışında kalan bir alan olduğu için çok dikkat çekiyor ve üniversiteler tarafından ilgi görüyor. Bu kazıları da Belediyemiz destekliyor. Bina yapamadık ama kazı yapıyoruz.
Salepçioğlu Çarşısı
Ölçek anlamında ufak görünen ama önemli adımlar attığınızı söyleyebilir miyiz?
En önemlisi planlamanın ötesinde burayı yenileme alanı ilan etmekti. Bu bize hareket serbestisi kazandırıyor. Gerçi bu hakkın iyiye ya da kötüye kullanılması söz konusu. Projeyi iyi de yapabiliriz, berbat da edebiliriz. Örneğin İstanbul'da Sultanahmet taraflarında yapıldığı gibi gülünç, yapmacık restorasyonlar da yapılabilir. Ama bunun ötesinde çağdaş bir restorasyon anlayışı ile yaşayan bir koruma da yapılabilir. Bizim esnafa şunu anlatmaya çalışıyoruz: "Önümüzdeki yol bu. Hangisini yeğleyeceksiniz?" Ya işportanın devam ettiği eski püskü bir çarşı olarak kalacak ve çökecek ya da Büyükşehir Belediyesi ile bizim gösterdiğimiz yoldan gidilerek güzelleştirilecek, ticaret canlanacak. Biz eğer İzmir'in bir fuarlar, kongreler kenti olmasını istiyorsak, buraya gelecek insanlara sunulacak yer olarak Kemeraltı, ideal bir nokta. Biz de belediye olarak bu dönüşümü desteklemeye çalışıyoruz.