Yeşil etiketli projeleriniz var; Tarsus AVM ile BREEAM sertifikası aldınız. Bu deneyiminizi paylaşabilir misiniz?
BREEAM'in çok değişik bir yaklaşımı var. Sadece çevre değil insan ekolojisi de önem taşıyor. İnsanı temel alan bazı uygulamaları da projeye dahil etmeniz gerekiyor. Bisiklet park yerlerinin olma zorunluluğu, konteynırların temizlenme periyodu ve insan sağlığına etkilerinin azaltılması gibi daha geniş kapsamlı bir program. Bir sürü danışmanın bir araya gelerek çalıştığı bir süreci zorunlu kılıyor. Bu tür bir proje geldiği zaman ofiste herkes bir kola ayrılıyor. Kimisi olayın insana özgü tasarımsal boyutuyla ilgileniyor, kimisi doğal yönüne konsantre oluyor. Mesela projede kullanılan bitkilerin oradaki biyolojik çeşitliliğin içinde yer alması gerekiyor. Belirli ürünlerin bulunduğu peyzaj seralardan alamıyorsunuz, yerel bitkileri ön planda tutmanız gerekiyor, aksi halde biyolojik çeşitlilik azalıyor. Akraba evliliği gibi bir duruma benziyor. Dünya üzerindeki biyolojik çeşitliliğin azalması da toprağın verimsizleşmesi, doğal ekosistemin yok olması demek.
Mimarların genelde; "yeşil sertifikalar küreselleşmenin bize dayattığı bir sorumluluk" gibi spekülatif açıklamaları oluyor. Bana göre, bunu kimin veya neyin dayattığı hiç önemli değil. Keşke herkes çevre bilinçli bir yaklaşım benimsese…
Ayrı bir problem çözme tecrübesi sunuyor bir yandan da…
Mimara, içinde yaşadığı çevreyi tanıması, bitkileri algılayabilmesi, insan sağlığıyla ilgili birtakım detayları çözmesi için ortam yaratıyor. Bunları daha sonra kendi yaşantınızda da uygulayabilirsiniz. Evet, küresel ekonominin dayattığı bazı şeyler var ama karşılığında faydalı bir bilgi sunuyorsa bu çok harika bir şey.