Eski ofisinizdeki ortağınız İstanbul'a taşınırken, siz Ankara'da kalmayı tercih ettiniz. Buradaki mimarlık ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İş olarak yatırımcıların gittiği yönü takip etmek durumundayız. Bu yön bir ara Rusya'ydı, bir ara da Ortadoğu ülkeleri. Şimdiyse İstanbul'da çok büyük yatırımlar ve projeler yapılmaya başlandı. Bu daha yeni yeni oldu; biz ofisi ilk açtığımızda İstanbul'un bu kadar göz önünde bir durumu yoktu. Onun için de Ankara'da olmanın o bakımdan bir önemi olmadı bizim için.
Bazen İstanbul dışında olmanın avantajlı olduğunu söyleyenler bile var. Trafiğe takılmıyor, stres yaşamıyorsunuz…
Aslında önemli olan düzgün organizasyon, yoksa nerede olduğunuzun önemi yok. Eğer İstanbul'da ofis açsaydık, yaşadığımız yeri de işe yakın bir noktada seçerdik.
Şehir dışı ya da yurt dışında şube açmayı planlıyor musunuz? Ya da bunun avantajı olacağını düşünüyor musunuz?
Yurt dışında şube açmanın avantajlı bir durum olduğunu düşünüyorum ama kurgusunu iyi yapmak lazım. Yaptığınız işin o bölgede sürekliliği olmalı. Yaklaşık üç senemiz Ortadoğu'daki projelerle geçti. Şimdi orada ofis açsak mevcut duruma göre de ekstra bir düşünce sistemi oluşturmamız gerekiyor. Onun için de projelerin orada sürekliliğe kavuşmasını bekleyip, ondan sonra adım atmak daha iyi bir fikir. Sürekliliğe kanaat getirdiğiniz an o yerde şube açmak mantıklı bir karar. Global firmalar bunu daha rahat yapabiliyor çünkü ekonomik açıdan kapasiteleri risk almaya olanak sağlıyor. O zaman da hem Hindistan'da şube açıyorlar, hem Amerika'da, hem Hong Kong'da…
Bazı ofisler sadece irtibat bürosu açmayı da tercih edebiliyor.
Biz bunu tercih etmiyoruz çünkü mimarlıkta, baş mimarın işe hakimiyetinin gözlemlenmesi durumu var. İşiniz ticaret olsa şubeyi bir kişiyle de açabilir ya da sadece telefonu yönlendirirsiniz ama bizde öyle bir durum yok. Her zaman baş mimarın ya da baş proje sorumlusunun fikrini beyan etmesi bekleniyor. Mesela büyük holdinglerde patron şantiyesini kurar ve tatile çıkar. Mimarlık bunun gibi bir şey değil, hayatın içinde olmanız gerekiyor. Bunu baş mimar ve baş proje sorumlusu hissetmeyecekse kim hissedecek? Mesleğimizde beklenti daha üst düzeyde olduğu için, temsili birisini atamak işvereni yanılgıya sokmak gibi olur.