Kürklü Merkür

Mercury Fur / Kürklü Merkür

Kürklü Merkür'de daha da farklı bir durumla karşılaşıyoruz. 10 cm'den 1 m'ye kadar yükselen platformlar var ve zaman zaman oyuncular onların arasında kayboluyorlar. Set, Yeşim Bakırküre'nin tasarımıydı sanırım. Kürklü Merkür'ün hikayesi nasıl böyle bir tasarımı beraberinde getirdi?

Oyun aslında bir mekan tarif ediyor. Bir bloktan bahsediyor ve o bloğun içinde daireye girmeye ve daireden çıkmaya çalışan, yani oyunun dramaturjisinde olan bir labirent var. O labirent hikayesi çok merkezde duruyor. Yeşim de buradan yola çıkarak stilize bir labirent tasarladı. Benim Yeşim'den arzum, dikeyde de hareket kazandırmak için platformların farklı yükseltide olması yönündeydi. Onun dışında Yeşim'e müdahalem olmadı. Hikaye zaten çocukların kaybolmalarıydı; bir şekilde yol bulamamaları, çıkış bulamamalarıydı. Seyirci tek taraftaydı ve arkalarında duvar vardı. Duvarı seçmemin sebebi de, bu sefer derinlik duygusunu yok etmekti. Dezavantajı, bir şekilde oyunun parçası haline getirmek istedim. Oyunun çıkışının olmamasında, duvarın yardımının olmasını arzu ettim. Dolayısıyla o siyah duvarı olduğu gibi kullandım.


Mercury Fur / Kürklü Merkür

Peki, o platformların, sahnenin sadece yarısını kaplıyor olmaları oyunun sergilenmesi açısından gerekli bir şey miydi? Yoksa bir tercih miydi?

Yarısını kaplıyor olmasının sebebi, oyunun çok aksiyonlu bir oyun olmasıydı. Aksiyonu yaratabilmek için mekana ihtiyaç vardı. Zaten ufak bir mekanın içinde, dikeyde bir mekan yaratmak ve bu alanı da mümkün olduğu kadar genişletmek zorunluluğu idi.