A Play for Two / İki Kişilik Bir Oyun
"İki Kişilik Oyun"da tam anlamıyla interdisipliner bir ortam söz konusu. Bir grafik tasarımcısı bir tiyatro konsepti tasarlıyor. Ama işin içerisinde kaçınılmaz olarak mimarlık da var çünkü her şey üçüncü boyuta geçiyor. Bu karşılaş(ama)ma, anlaş(ama)ma hikayesinin çelik borulardan oluşturulmuş labirentimsi mekanı nasıl ortaya çıktı; neydi amaç?
Zorlu bir labirent oluşturmak istiyordu Bülent Bey. Mekanı iyi tanıyordu. Ve tasarım da Bülent Bey'in grafik ve mimari hakimiyeti ile varılmış bir sonuç aslında.
Oyun ise tamamen onun üzerindeki yolculuk üzerinden anlatılıyordu. Oyunun metni, mimari tasarım kağıt üzerinde bittikten sonra yazıldı. Yani tek kelimelerden oluşan metin tasarıma yazıldı. O da Bülent Bey'in bir metin tasarımı önerisiyle Yekta Kopan tarafından hazırlanmıştı.
A Play for Two / İki Kişilik Bir Oyun
Metni mekandan sonra yazarak dizgiyi tersine çevirmişsiniz denilebilir...
Evet, önemli bir çalışmaydı bence. Mimari ile oyunun hikayesi, cümlesi yaratılmıştı. Sonra o mekana ve o cümleye göre sözcüklerden oluşan bir tiyatro metni geliştirildi. Oyuncu için de çok ciddi bir tecrübeydi çünkü her oyuncunun altından kalkabileceği bir şey değildi; fiziksel güç, oyunculuk tekniği olarak da beceri gerektiriyordu. Bülent Bey'in tasarımının bir parçası da oyuncuların labirent içindeki süreçte yaşadığı tecrübenin oyuna yansımasıydı. O yorgunluk gittikçe oyuncuyu da yoracak, dağıtacaktı. Oyuncu, oyunu bitirdiğinde kendi de tükenmiş olacaktı. Hikaye de öyle bir tükeniş hikayesiydi; tüketilen bir aşk hikayesiydi.