Los Angeles, 2019

08 Ocak 2010



Ridley Scott'ın 1982 tarihli filmi "Blade Runner", günümüz sinemasının en dikkate değer fütüristik manifestolarından biri sayılabilir. Bize geleceğin Los Angeles'ından "haber uçuran" vizyonu ile bu sinema eseri, heterojenlik, seçmecilik ve tarihselciliği bir potada eritiyor.

Blade Runner, Los Angeles'ın 2019 yılında –bizlerin hiç de uzak olmadığı bir gelecekte- 90 milyonluk bir nüfusa sahip olacağı öngörüsünde bulunur. Blade Runner'ın bu projeksiyonu, 1980'lerin başında yaklaşık 3 milyonluk nüfusuna aradan geçen 30 sene içerisinde ancak 1 milyon kişi daha ekleyen Los Angeles özelinde çok da isabetli bir tahayyül gibi gözükmese de, filmin kendini tarihlediği aralıktan bağımsız bir distopya anlatısı olarak görülmesi daha anlamlı olacaktır.



Orwell'in 1949 yılında yayınlanan 1984'ünden aşina olduğumuz şekilde bilimkurguyu araçsallaştırarak çağdaş kentleşme pratikleri ve dinamiklerine bakış atan Blade Runner, diğer yandan da Metropolis ile ortak noktalar içeriyor. Geometrik formların hakimiyeti ve kütlelerin büyüklüğü, her iki filmin kentsel silüetlerinin ortak prensipleri olarak paralellik gösterirken, Metropolis'in high-tech Yeni Babil Kulesi'nin sembolizmi Blade Runner'daki piramit geometrili Tyrell Yönetim Binası'nda karşılık buluyor. Kentin merkezi, çekirdeği olarak işleyen bu devasa yapının varlığı, kent üzerinde finansal bir alt metin ile desteklenmiş baskın ve yıkıcı bir gücü temsil ediyor.



Yönetmen Ridley Scott, Blade Runner'daki kentselliğe ilham veren işler arasında Metropolis'in dışında Edward Hopper'ın "Nighthawks" isimli resmini, Hong Kong'un gece silüetini, kendi çocukluğunun geçtiği Tyneside ve Teesside'ın endüstriyel peyzajını ve "Metal Hurlant" isimli Fransız çizgi romanını sayıyor.


Hong Kong limanından bir görünüm.

Blade Runner'ın yapım tasarımcısı Syd Mead ise, filmin set tasarımları arkasında yatan ilham ve motivasyonlar hakkında şunları dile getiriyor:

"New York'taki Dünya Ticaret Merkezi kulelerini ve New York sokak oranlarını bugünün modeli olarak aldım ve her şeyi yaklaşık iki buçuk katına kadar büyüttüm. Bu aşamadaki sonuç beni, yapıların taban alanlarını yaklaşık altı bloğu kaplayacak şekilde büyütmeye ve cepheleri eğimli bir şekilde kurgulamaya itti."


Sinefekt'ten Kuban Altan ile Bilimkurgu Sinemasının Ana Üretim Araçlarından Görsel Efekt Üzerine
1920'ler: Metropolis
1980'ler: Blade Runner
2000'ler: District 9
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :