Kuruluşundan bugüne ofisin yapısı nasıl değişti?
Turgut Toydemir: Aslında temelde yapısı değişmedi. Çalışan sayısı bir dönem 44’e kadar çıktı ama bu sayının üstüne çıktığınız zaman mimari ofislerde farklı bir organizasyona geçmek gerekiyor. Şimdi 30’lara yakın bir kadromuz var.
Bu tür zor dönemlerde mimarlık ofislerinin neler yapması gerekir? Bu mesleği yarım yüzyılı aşkın süredir devam ettiren bir mimar olarak genç meslektaşlarınıza ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
TT: Biliyorsunuz inşaat sektörü ekonominin lokomotifi ve birçok farklı iş kolunu besliyor. Bu dönemde mimari alanda hareketlenmeyi sağlayabilecek projeler sanayi üzerine geliştirilebilir çünkü mevcuttaki sanayi siteleri günümüz ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor. Halihazırda yeni sanayi sitelerine ihtiyaç bulunmakta. Bu tür projelere yönelmek hareketlenme sağlayabilir. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Bugünlerde de bu konuyu desteklemek amacıyla bir genelge çıkarıdı.
Eskiden bu tür kararlar Devlet Planlama Teşkilatı’nın hazırladığı stratejiler çerçevesinde alınıyordu.
TT: O da ayrı konu. Plancı yanımla İstanbul’dan bahsedersem... Benim çocukluğumda şehir en fazla 800 bin kişiydi. Şu anda 20 milyondan bahsediliyor. Öyle garip bir gelişme süreci oldu ki...
Ofisinizin bulunduğu bölge de çok değişti. Devasa projeler yapıldı. Buraya ilk geldiğimde Karayolları Binası’na göre tarif etmiştiniz, şimdi o da yıkıldı.
TT: Bundan sonra İstanbul'un daha planlı bir gelişme sürecine girmesini umuyorum. Bu süreç de yüz binlik planla başlar. Onu 25 binlik çevre düzeni planı ve 5 binlik nazım plan takip eder. 1/1000 tatbikat planıdır. Bizim mimarlıktaki 1/50 tatbikat planımız gibidir.