Akademik çalışmalarınız var mı?
CS: Evet, üniversitelerde dışarıdan proje yürütücülükleri yaptık. Ancak son 2 senedir ofisteki yoğunluk nedeniyle bu faaliyetlere ara verdik. Bununla birlikte, farklı üniversitelerden gelen söyleşi ve jüri davetlerine katılmaya devam ediyoruz. Bu, akademiyle ilişkilerimizi sürdürme açısından önemli bir fırsat sağlıyor. Ancak, haftada 2 gün okulda atölye yürütme gibi sürekli faaliyetlerimize ara verdik.
SG: Ben de 8 yıl, haftada 2 gün stüdyo yürütücülüğü yaptım. Ancak artık ofisteki yoğunluk ve babalık hizmetleri (: nedeniyle jüri üyelikleri ve söyleşiler dışındaki akademik faaliyetlere eskisi kadar zaman ayıramadığımdan ara vermiş durumdayım.
Nous Mimarlık olarak gelecek hedefleriniz, planlarınız neler?
CS: En büyük hedefimiz kazandığımız projeleri tamamlamak ve projelerini tamamladığımız işlerin inşa edilmesi. Yaptığımız çalışmaları somutlaştırmak istiyoruz.
SG: Ürettiğimiz projelerin hayata geçirilmesi son derece önemli. Bu deneyimin daha görünür hale gelmesi gerektiğine inanıyorum. Yarışma odaklı bir ofis olmaktan yavaş yavaş uzaklaşıyoruz. Başlangıçtaki konumumuzla şu anki durumumuz arasında farklar var. Kazandığımız deneyimle birlikte yapma/inşa etme meselesine daha yakın durduğumuz bir gelecek öngörüyoruz.
Peki hangi tip binaları yapmayı daha çok istiyorsunuz, hedefliyorsunuz?
SG: Yarışmalara katılım sürecinde birçok farklı kentle, kültürle, fonksiyonla tanışma imkanı bulduk. Bu deneyimler sayesinde, küçük ve tekil ölçekli projelerden büyük kentsel tasarım ve hatta şehircilik ölçeğine kadar geniş bir yelpazede fikir yürütme imkanımız oldu. Yani, sadece belirli bir alana odaklanmak yerine, çeşitli projelerde aktif olmayı tercih ediyoruz.
Ayrıca, geniş bir ekip olarak çalışmaktan elde ettiğimiz deneyimlerle, ekibimize farklı uzmanlık alanlarına sahip kişileri dahil etmek oldukça kolaylaşıyor. Hepimiz farklı ortamlarda yetiştik ve farklı projelerde çalıştık. Bu çeşitlilik, ekibimizin büyümesini ve gelişmesini heyecan verici kılıyor. Dolayısıyla, masanın büyümesi ve çeşitlenmesi, gelecekte daha geniş ve çeşitli projeler üzerinde çalışma fırsatı sağlayacak.
Genç meslektaşlarınıza ya da mimarlık mesleğini seçmek isteyen gençlere tavsiyeleriniz, önerileriniz, mesajınız var mı?
CS: Öncelikle mimarlığı sevmeleri gerekir. Aslında bunu benim söylemem doğru değil, çünkü başlangıçta çok bilgisi veya ilgisi olmayan biri olarak tercih ettim, ama içinde bulundukça sevip devam ettim. Tabii ki içinde bulundukça sevmeyenler de olabiliyor. Özellikle birinci sınıfta çok bırakan oluyor. Bu yüzden sevmeden yapılabilecek bir meslek değil. Tutkuyla bağlı olduğunuzda devam edebileceğiniz bir meslek. Bu nedenle tercih etmeden önce farkındalık kazanmak önemli olabilir.
SG: Bu işe heyecanı olan veya öğrencilik döneminde bunu fark eden insanlar genellikle kendi yollarını çizip, kendi hikayelerini yazarak bu pratiğin içinde yer alabiliyorlar. Özellikle akademide geçirdiğim zaman içinde şunu gördüm ki, "ben bu işi beceremiyorum" duygusunu hisseden arkadaşlarla daha fazla ilgilenmek gerekiyor. Onlar, rehberlik ve destek konusuna daha fazla ihtiyaç duyan bir gruba benziyorlar. Ancak, belirli bir nokta "bu iş bana göre değil" diyip uzaklaşabilmek de önemli.
Mimarlık bir meslek gibi gelmiyor bana. Bu işi gerçekten sevdiyseniz ve bir tutkuya dönüştüyse, o zaman gerçekten de oldukça keyifli bir hal alıyor. Yeniden seçim yapma şansım olsa yine mimar olurdum. Bu anlamda kafamda bir soru işareti yok. Başka ne yapabilirdim diye hiç düşünmedim.
Özellikle buraya gelen, çalıştığımız arkadaşların bazıları bu heyecanı bizimle paylaşıp zaten var olan heyecanlarına heyecan katarken, bazıları da "bu kadar emek verip karşılığında ne alıyoruz" diye düşünüp farklı bir yöne gidebiliyorlar. Bu tamamen kişisel bir tercih meselesidir. Dolayısıyla, "şunlar mimarlık okusun, bunlar okumasın" diyemeyiz çünkü bilemeyiz. Okula başlayıp, 2-3 yıl geçirip, ne olup bittiğine bakmak ve en önemlisi eğer bir heyecanı varsa, o heyecanı paylaşacak insanları bulabileceği bir eğitim ortamının içinde olabilmek mümkün. Biraz aramak yeterli olacaktır.
CS: Mimarlık tek başına icra edilebilecek bir meslek değildir. Üniversiteden mezun olup işi bitirip, sonra da ömrüm boyunca aynı şeyi yaparak para kazanabileceğim bir meslek olarak düşünülmemeli. Ben 14 sene önce mezun oldum ve o zamandan beri sürekli öğrenme sürecindeyim ve bu benim için büyük bir keyif kaynağı olmuştur. Bence, başarılarımızın ve yarışmalara olan ilgimizin temelinde de bu öğrenme tutkusu yatar. Sürekli öğrenmeye ve güncel gelişmeleri takip etmeye devam ediyoruz.
Bazı insanların hobileri vardır, hayatlarını bu hobilerine adamışlardır; bazıları ise bir mesleği hobisi olarak benimser. Benim için mimarlık bir hobi, hatta yarışmalar da öyle. Bu benim için iş yapmak gibi değil, tamamen bir tutku meselesi. Bazen bir yarışma gündemimizdeyken, gecenin bir vakti aklıma bir fikir gelir, uyuyamam ve Sıddık'a yazarak paylaşır, rahatsız ederim :) Tutku dediğimiz kısım burada çok önemli. Aksi takdirde, devam ettirmesi oldukça zor olabilirdi.