MesutT: Siz aynı zamanda temalı parklar için de maket yapıyorsunuz, öyle değil mi?
ArifÜ: O çok zevkli bir alan. Mimari maketlerde ortalama 1/200 – 1/100 ölçekte çalışırsınız. En fazla 1/50 ölçek olabilir. Ama bu tür işlerde 1/25 ölçekte bir yapıyı neredeyse inşa ediyoruz.
FilizY: Bir de normalde bina ortaya çıkmadan maket yaparken, burada inşa edilmiş bir yapıyı ele alıyorsunuz.
ArifÜ: Evet, onun her şeyi çözülmüş oluyor. Projenin anlaşılmayan bir yeri yok. Şurası nasıldı, burası nasıl olacaktı diye tereddüt yaşamıyorsunuz. Eski eserin maketini yaparken ayrı bir zevk alıyoruz. Yapan mimar ya da ustanın ne düşündüğünü incelemek apayrı bir heyecan veriyor. Ayrıntılara girdikçe onlar gibi düşünmeye başlıyorsunuz, başka bir zaman dilimine gidiyorsunuz. Beylerbeyi Sarayı'nın maketini yaparken hayretler içinde kalıyorum. Bugün bilgisayarlar vs yardımıyla her şeyi çok daha kolay yapabiliyorken, onlar o koşullarda çok karmaşık geometrik şekilleri çok güzel tasarlamışlar. Genelde insanlar taşı nasıl oymuşlar diye düşünürler, ama onları tasarlamaları da çok zor. Düşününce onu yapacak ustayı eğitmek de çok zor.
FilizY: Maket yapım süreçleriyle bina yapım süreçleri çok farklı...
ArifÜ: Tabi, biz temel kazmıyoruz. Biz, olaya bir cephe olarak bakıyoruz; cephe oluşturuyoruz. MiniaTürk için yaptığımız maketleri gösterdiğimiz zaman, "İyi ama hani maketler nerede?" diyorlar. Biz, o taşın eskimesine, akan suyun bıraktığı ize kadar her şeyi yapıyoruz.
FilizY: O zaman gidip yerinde inceliyorsunuz yapım aşamasına geçmeden önce?
ArifÜ: Elbette, ayrıca fotoğraflarını çekiyoruz, rölövelerini buluyoruz. Kırılmış bir taş varsa, onu bile yapmaya çalışıyoruz. Kimi zaman kameraya kaydettiğimiz bile oluyor. Zaten onu hissettirebilmeniz gerek. Şimdi Doğu'da bir il için Türkiye ‘deki ve dışarıdaki bazı önemli eserlerin maketlerini yapıyoruz. Oradaki insan, o makete baktığı zaman gerçeğini hissedebilmeli. Eğer o maketi bir oyuncakmış gibi hissedecekse, bunu yapmanın bir anlamı yok. Biz o gerçeklik hissini vermeye çalışıyoruz.
FilizY: Peki fotoğrafları çektiniz ve geldiniz atölyeye... Ya sonra?
ArifU: Fotoğraflar yardımcı bir unsur, esas olan rölöveler. Elimizdeki rölövelerden yola çıkarak üç boyutlu çizimler yapıyoruz. Sonrasında CNC makinelerde genelde poliüretan malzemeye oyularak parçalar oluşturuluyor. En sonunda da boyama aşamasına geçiliyor.
MesutT: Malzeme tercihini belirleyen esnekliği, işlenebilirliği mi oluyor?
ArifU: Bu tür maketlerde açık hava koşullarına karşı dayanıklı olması belirleyici oluyor. Çünkü artı 40'tan eksi 15'lere kadar geniş bir aralıkta dışarıda kalıyorlar. Kullanılan malzemeye ve bakım koşullarına göre 20 – 25 yıl dayanabilirler. Elbette kullandığınız boya da bu koşullara dayanabilecek nitelikte oluyor.
MesutT: Hiç başka ülkelerde aynı işleri yapan atölyeleri görme şansınız oldu mu? Oralarda nasıl yapılır bu işler?
ArifÜ: Hayır, ziyaret etme şansımız olmadı, ama internet üzerinden izliyoruz. Oralarda hangi makineler kullanılıyorsa biz de hemen getiriyoruz. Onlardan geride olduğumuzu söyleyemeyiz. Artık toplum olarak bu güvensizliği de aşmamız gerek. Bu bahsettiğimiz temalı parkların ilk örneğinin yapıldığı Hollanda'da bile bizde yapılan işleri gördükten sonra Türkiye'ye yaptırılmaya karar verildi.