Ofisin kurulmasına zemin hazırlayan proje Loro Piana mıydı?
Evet ama bizim esas bir araya gelmemizi sağlayan proje o değildi. Yani ışık görüp de hadi buradan girelim dediğimiz yolda yürüyemedik. Ama o yola çıktıktan sonra başka işler geldi. Hasan Mingü’nün ofisiyle çok yakınlaştık ve 3-4 sene boyunca neredeyse bütün uygulama işlerini ve saha organizasyonlarını biz yaptık.
Yine ilk projeniz Loro Piana’ya döneceğim çünkü internette sadece isim olarak geçiyor. Ne tür bir projeydi?
Çok iyi bir İtalyan kumaş üreticisinin mağazasıydı. Sonra İstinyepark’taki mağazalarını da biz yaptık. Tabi yabancı mimarların tasarladığı ve iş bitene kadar ellerinin üzerinde olduğu bir proje yapmak ilk başta çok zordu. Çünkü konuya nasıl baktıklarını, nasıl kontrol edeceklerini ya da onlardan nasıl bir şey geleceğini hiç bilmiyorsunuz. Türkiye’de bu tarz iş yapanlar, şu tarz iş yapanlar diye ayrıştığımız için arada çok fazla akış olmuyor. Loro Piana’yı yaptığımız 11 sene olmuş ama pek çok meslektaşımız hâlâ öyle bir proje görmemiş, öyle bir kontrol sürecine tabi olmamış olabilir. Tavanda kullanacağımız detektörü, kamerayı, yani normalde mimari projenin bize tanımlamadığı ve uygulamada göreceğimiz her türlü detayı, yanına metre tutup fotoğraflayarak onay aldığımız bir proje örneğiydi. YOO olarak hep iç mimari projelerde görev alıyoruz ve o projede İtalyanların bize verdiği gibi bir seti Türkiye’de hiçbir ofisin hâlâ kolay kolay yapamayacağını düşünüyorum. Duvarda yer alan elemanların hangilerinin ölçülerinin değiştirilebilir, hangilerinin katiyen değiştirilemez olduğu bile yazılıydı. Mesela görünür hiçbir yerde yıldız vida kullanamazsınız, kesinlikle düz vida kullanacaksınız ve o vidanın kerti de yere paralel olacak notu vardı. İşe o noktadan başlayınca iyi eğitiliyorsunuz. O mağazadaki bütün mobilyaları da Türkiye’de biz yaptırdık. Belki çok eski bir dönem değil ama tam perakendenin evrimleştiği zamanlardı.
AVM’lerin çoğalmaya başladığı dönemler...
Evet, Türkiye’de öyle ama bu Avrupa için de geçerli bir durum. Mesela 1980’de dünyada kaç tane Louis Vuitton mağazası vardı dersek, 3 ya da 4’tür. Ama şimdi Cartier’nin Avrupa’daki toplam mağaza sayısından çok Kore’de mağazası var. Son dönemde onlar da prosedürlerini çok geliştirdiler. Aynı marka bir sürü mağaza açtığında farklı, senede 2-3 tane açınca farklı.
Lokasyonuna göre de farklılaşabiliyor.
Tabi, markasına göre, nerede açtığına göre, franchise olup olmadığına göre bir sürü şey değişebiliyor. O zaman şu açıdan da şanslıydık, Loro Piana’nın mobilyalarını da yapma fırsatımız oldu. Şimdi olsa belki onu size vermeyecekler çünkü artık “GC works”, “mill works” diye ayırıyorlar. Whitebox dediğimiz tavan, zemin ve yerden oluşan hacimde yerel olması gereken her şey yerel oluyor ama markanın esas kimliğini oluşturan elemanlar işverenin onaylı tedarikçisinden geliyor.
Siz de o üreticilerden birisiniz sanırım. YOO’nun kardeş markalarından ARCO bu alanda faaliyet gösteriyor.
Evet, biz aslında perakendenin tam göbeğine düşmüş olduk. Türkiye’de lüks perakendecilik o dönemde yeni yeni başlamıştı. 2011’de buradaki Michael Kors’u yaparken, o projeye junior project manager olarak gelen Johan, CLS adlı bir İtalyan mimarlık firmasında çalışıyordu. Michael Kors önceki sene bir tane Paris’te bir tane de Londra’da mağaza açmıştı. Onun öncesinde sadece iki küçük mağazası vardı. Biz İstanbul’daki mağazayı bitirdikten sonra, 2011’de Michael Kors öyle hızlı bir büyüme dönemine girdi ki 2012 ya da 2013’te Avrupa’da kendi mimari birimini kurdu ve Johan buraya geçerek ‘store planning manager’ oldu. 2015’te senede 65 milyon Euro’luk bütçeyi yönetiyordu. İki yıl sonra senede 300-350 mağaza açmaya başladılar. Muazzam bir şey. İşte biz o büyümenin öncesini görmüş olduk. Türkiye’de o zaman bizden önce bu işleri yapmış olan 2-3 tane ofis vardı. Artık uygulama anlamında başka bir noktadayız.
Bütün bu markaları bünyesinde barındıran Galeries Lafayette’in İstanbul mağazasını da siz yaptınız.
Evet, perakendede güçlüyüz. Ama hep bu alanda devam edecek miyiz? Başka örnekleri incelediğimde, perakendenin bizi ilgilendiren tarafında artık fazla arz var çünkü bundan sonra eskisi kadar AVM olmayacak. Biz de belli bir seviyenin altındaki işleri yapmıyoruz, orada zaten savaş var. İnanılmaz az kârla, belki de zararına, yeter ki iş olsun diye proje yapanlar var.