Yeditepe Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü mezunuyum. 2010’dan bu yana çeşitli ofislerde çalıştım. Yoo Mimarlık’la tanışmam bir arkadaşım sayesinde oldu. Zorlu Center’ın inşaat sürecinde birçok lüks markanın mağazasını Yoo yapmıştı. Zaten Türkiye’de bu konudaki ilk üç ofisten biri. Arkadaşım da Zorlu’daki şantiyelerden birinde çalışıyordu. Şu anda kapalı olan Nişantaşı’ndaki Armani mağazasının şantiyesine Alparslan Bey’i ziyaret gittim. Yoo’nun projelerini yakından takip ettiğimi ve kendileriyle çalışmak istediğimi söyledim. 2014’ten beri de birlikte çalışıyoruz.
Yoo Mimarlık’ta çok keyifli bir çalışma ortamımız var. Alparslan Bey ve diğer ortaklar, patrondan önce birer abi gibiler. Yoo’da yapılan işler piyasadakinden çok farklı ve keyifli. Sakin geçen bir dönemimiz yok diyebilirim. Çok fazla proje sirkülasyonumuz var. Ama zaten ekip de ona göre. Hepimiz birden proje ve iş takibindeyiz. Bu bazen mesaiye kalmamızı gerektiriyor ama çok da sık olmuyor çünkü iş programını ona göre yapıyoruz. Daha çok şantiyelerde mesaiye kalınıyor. Bizim için aslolan işin deadline’ı. Bir işi günde 2 saat çalışarak da yapabilirsiniz, 48 saat çalışarak da. Bu tamamen sizle alakalı. Önemli olan işin zamanında ve Yoo standartlarında çıkması.
Genel olarak hepimiz birden fazla iş yapıyoruz. Bizde mutfak hızlı ve hareketli. Mimarlar ve iç mimarlar olarak unvanlarımız farklı olabilir ama hepimiz aynı işi yapıyoruz; iş takibi, proje çizimi, yurtdışı projesi varsa onun yazışmaları, gerektiğinde numune gönderilmesi ve müşteriye sunulması.
Patronlar konusunda şanslı olduğumu düşünüyorum. Her birinden farklı şeyler öğreniyorum. Birçok alanda hepsiyle dirsek temasında çalıştım. Asla bir patron egoları yok. Proje ve şantiye bilgileri çok fazla. Bence yaşıtları bile onlardan birçok şey öğrenebilir, sektör için çok ilerideler. Tasarımcı kimliklerinin yanında girişimci ve iş adamı kimlikleri de var. Tasarım hizmetine eklenecek kardeş şirketler kuruyorlar. Günün sonunda aslında Mimar Holding’iz. Bunun içerisinde Ofix, Servis 365, Arco, Rafine ve Yoo var. Mesela Yoo Mimarlık olarak bir ofis projesi yaptığımızda Arco bize mobilya desteği veriyor. Ofix oranın ofis ihtiyaçlarını gideriyor. Servis 365 bakımını yapıyor. Çok entegre bir çark var ortada. Bildiğim kadarıyla Türkiye’de mimarlık ve fabrikatörlüğü bir arada yürüten 1-2 şirket var. Ama beş kardeş şirket olan tek biziz. Bu konuda da öncü olduğumuzu söyleyebilirim.
Eski ofisimiz Maçka’daydı. Aslında yeni de tadilat yapılmıştı. Bir gün Alparslan Bey geldi ve “Arkadaşlar İnönü Köşkü’ne taşınıyoruz” dedi. Herkes önce şaşırdı nereye gidiyoruz diye. İlk geldiğimde burası oldukça kötü durumdaydı, yaklaşık 5 yıl boş kaldığı için bakıma ihtiyacı vardı. Kariyerimde beni bu kadar heyecanlandıran başka bir proje olmamıştır. Çünkü çok tarihi bir bina. Türkiye Cumhuriyeti için önemli insanların sizinle aynı yolda yürümüş olmasını bilmek bence çok etkileyici.
Kapının girişinde “Şu anda İnönü Evindesiniz” başlıklı bir yazımız var. Evin tarihinden, yapılışından, arazinin satılışından söz ediliyor. İsmet İnönü araziyi satın aldıktan sonra inşaatını Rüknettin Güney’e yaptırmış. Sonrasında oğlu Ömer İnönü buraya taşınmış. Hatta Ömer İnönü’nün eşi Engin Hanım buraya gelin gelmiş. 2004’e kadar da burada yaşamışlar. Vefatından sonra evi kapatıp başka bir firmaya kiralamışlar. Onlar çıktıktan 15 sene sonra da biz geldik.
Evin panjurları İtalya’dan gelmiş, her odanın bir anısı var. Genel olarak evi mümkün olduğunca korumaya çalıştık. Tabi kendi ihtiyaçlarımıza göre şekillendirdiğimiz yerler oldu. Ahşaplar orijinal ama rengini revize ettik. Parkelerin de sadece rengini değiştirdik. Çok hasar gören ahşaplar dışında orijinaller hâlâ kullanımda. Yenileme sırasında çok keyif aldık, şu anda da burda olmaktan çok mutluyuz. Ev olarak ideal bir yapı ama ofise çevirdiğimizde de çok kullanışlı oldu. Her gelen tasarım ve fonksiyon anlamında çok beğeniyor.
Alparslan Bey ve ortakları sanata çok meraklı. Ofisin duvarında, Seçkin Pirim’in burası için özel olarak hazırladığı bir eseri var. Böyle bir ortamda çalışmak da çok keyifli.