Özge peki sana dönersek, degostudio bünyesindeki çalışmalarda senin için farklı olan neydi?
Özge Meriç: Kent ölçeğindeki yaklaşımlar... Proje alanının daima çevresiyle kurduğu ilişkide kent ölçeğinde bir söz söylemek istiyoruz. Sancaktepe’deki Engelli Rehabilitasyon Merkezi’nde ana yaklaşımımızda hep alanın çevredeki yeşil alan sistemine dahil olan bir park ve o parkın içine yerleşmiş çocuklara özgü bir yapı olarak kalmasını istedik. Böylece yeşil alanların en yoğun kullanıcılarından olan çocuklar, engelli merkezini bu sistemin doğal bir parçası olarak algılayacaklar ve yabancılık çekmeyeceklerdi.
"Kentsel ölçek meselesi bizi hep kapalı alanın daha ötesine taşıyor"
Volkan Taşkın: Kentsel ölçek meselesi bizi hep verilen ölçeğin ve kapalı alanın daha ötesine taşıyor. Belki de o kapalı alanlarda kalmak istemememizden dolayı, en iyi peyzaj mimarlarıyla anlaşıyoruz. Meseleyi yapı tasarımından çok fiziksel çevrenin tanzimi olarak düşünüyoruz, yapı da bu tanzimin doğal sonucu oluyor aslında.
Bu doğrultuda tasarladığınız bir projeyi aktarabilir misiniz?
VT: TOKİ yarışması bunu kentsel ölçekte ele aldığımız güncel bir örnek. İkincilik ödülünü kazandığımız bu projede, mahalle tasarımını yaparken meseleyi fiziksel çevrenin de ötesine bir ekonomik modele taşıdık.
ÖM: Bir mahalle nasıl olur? Aidiyet nasıl ortaya çıkar? “Site tüketir, mahalle üretir” diye bir mottomuz vardı. Burası TOKİ sitesi olmayacak, mahalle olacak diye yola çıktık. Bir mahalle hem sosyal hem ekonomik olarak nasıl işler, mahalle kavramını tetikleyen şeyler nelerdir diye düşünmeye başladık.
"Bizim yarışma alanı dışında nerelerde benzer projeler yapabilir diye düşündük"
VT: Ve işin ekonomisine girdik. Yarışma ekibindeki Tuba (Kara) hem ekonomist hem de mimar. Bu yarışmaya ekonomik bir model önerelim ve bunun başrolünde sen ol dedik. Önce senin vizyonunla bakalım, sonra mekan tasarımı kısmında arkasını fazla fazla doldururuz. Bu projede en büyük şansımız, şehir plancısı Gül Keskin’in o bölgede bir ofisinin olması ve daha önce bölgeyi çalışmış olmasıydı. Dolayısıyla 70’lerden bugüne bölgenin gelişim modellerini de inceledik. Böylece bulunduğumuz alanda bir mahalleler ağı kurmaya başladık. Bilindiği üzere TOKİ bir yere girdiği zaman bir tane projeyle kalmıyor, en az 3-4 tane yapıyor. Acaba bizim yarışma alanı dışında nerelerde benzer projeler yapabilir diye düşündük.
ÖM: Yine aynı refleksle, alanın dışına da bakıp kentsel tasarım ölçeğinde işe başladık. Kendi içinde özerk sistemleri olan mahalle birlikleri düşündük. Bir mahalleden diğerine tampon bölgeyle geçiş yapılıyor, sonra öteki mahalleye, sonra ötekine, geçişler bu şekilde devam ediyor. Makroform şemaları hazırladık. Oradaki floranın yaratabileceği potansiyeller üzerinden ekolojik koridorlar belirledik. Sonra kendimizi kentin güneyindeki olası makroform için öneri verirken bulduk. Bizimkisi diğer yarışma alanlarından farklı olarak şehir merkezinden oldukça uzaktaydı. O makroformu tasarlarken şehir merkeziyle ilişki kurduk ve gelecek 20-30 yılın potansiyelleri için bir kapı açtık.