Türkiye'de Kentsel Dönüşüme Yönelik Yasal Düzenlemeler

04 Aralık 2007

İlk olarak, bir ajanda yaratmamış olsa da, Ankara'nın bir kent olarak inşaası ile örneklerini vermeye başlayan kentsel dönüşüm/rehabilitasyon projelerinin gerçek anlamıyla Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde kendini göstermeye başladığı söylenebilir. Bu aralıkta Bedrettin Dalan tarafından yürütülen Gökkafes, Tarlabaşı Bulvarı, Park Otel ve Haliç Kıyı Kesimi Dönüşümü projeleri bu anlamda, doğruluğu yanlışlığı değerlendirilmeksizin, ilk projelerdi.

Benzer şekilde 1980'lerin ikinci yarısında Ankara'da şekillenmeye başlayan kentsel dönüşüm örneklerinden biri Ulus tarihi kent merkezine ilişkindi. Üst ölçek planlama kararlarına uygun olarak düzenlenen bir yarışma sonucunda bir proje seçilmiş ve bu projenin tamamlayıcısı olarak olarak düşünülen Ankara Uluslararası Ticaret Merkezi Projesi 'ne bu dönemde başlanılmıştı. Sonrasında İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri'nin artan bir ivme ile kentler için farklı içerikli, amaçlı ve şekilli dönüşüm projelerini kamuoyuna sundukları söylenebilir.

Türkiye'de kentsel yenilenmeye yönelik bu ilk adımlar atıla dursun, mevcut kanuni düzenlemelerin yeterli olmadığı noktalar hissedilmeye başlandı. 2004 yılı Mayıs ayında İstanbul'da gayrimenkul yatırımcıları "kentsel dönüşüm yasa taslağı yasalaşırsa işler düzelecek" mesajı vermişlerdi. Kentsel Dönüşüm kavramının yasal alt yapısının hazırlanmasına yönelik ilk adım, 2004 yılının bahar aylarında Belediye Kanunu'nun ‘Kentsel Dönüşüm Yasa Tasarısı ' başlıklı 73. Maddesinde yapılan düzenlemeyle atıldı. Bu düzenleme ile yerel yönetimlere, büyük inşaat şirketleri ile birlikte küçük mülkiyet sahiplerinin haklarını dikkate almayan bir şekilde tasarruf etme yetkisi verilmekteydi.  Aynı zamanda dönüşüm alanları tasarısı yalnızca "kentsel alanlar"ı, yani belediye sınırları içindeki toprakları değil ülkenin tüm topraklarını kapsıyordu.

Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı' adı altında 3 Temmuz 2005'te yasalaşan düzenlemeler dahilinde, kent içi alanların, yani halihazırda mevcut yapı stoğunun ve kentsel dokunun dönüşümüne ilişkin tartışmalar hız kazandı. Belediyelerin imarsız, büyük ölçekli ve sağlıksız kentsel yerleşmelere karşı giriştikleri mücadale her ne kadar yasal bir düzenleme gerektirse de, yasaların tersi yönde işleyeceğine dair bir endişe oluşturdu. Belediye kanununun çıkmasının hemen sonrasında masaya yatırılıan yüzlerce proje ve bu dönüşümün kent topraklarının asıl sahiplerine kazandırılmak yerine yeni bir toplumsal sınıfa ait kılınma çabası bu endişeleri pekiştirdi ve tepkiye dönüştürdü.

Belediye yasasıyla yapılan başlangıçtan sonra hızlanan çalışmalar, 16 Mayıs 2005 tarihinde yenilenen ‘Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Kanun'un çıkarılmasına ortam sağladı. Böylelikle mevcut düzenlemelerin daha geniş bir çerçevede ele alınmasına olanak tanındı ve yetkiler genişletildi.

Yasaya göre büyükşehir belediyeleri ile nüfusları 50 bini aşan il ve ilçe belediyeleri kentin yıpranan tescilli yapı ve bölgelerini yeniden inşa ve restore edebilecek. Bu tür bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturabilecek. Belediye sınırları dışında bu görevi il özel idareleri üstlenirken, yenileme alanları, il genel meclisi ve belediye meclislerinde kabul edildikten sonra Bakanlar Kurulu'nun onayına sunulacak. Kurul tarafından üç ay içerisinde projenin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesinin ardından belediye ve il özel idaresi tarafından yenileme projelerinin hazırlanmasına başlanacak. Fakat projeler ancak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 'nun onayının ardından hayata geçirilebilecek.

Meclis tarafından yasaya ve verilen yetkilere dair yapılan özet açıklama ise şöyle:

"Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Kanunu Tasarısı ile ulaşım, oluşum ve gelişim açısından kentin işlevsel ve yaşamsal standartlarını oluşturan bazı şehir merkezlerinin eskiyen dokularının ve yerleşim alanlarının, kültürel miras değerlerinin korunması, koruma/kullanma dengesinin sağlanarak sosyal donatı alanlarının büyütülmesi ve sağlıklaştırılması, otopark sorununun çözüme kavuşturulmas, günümüz konforu ve kullanım şartlarını içeren konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tarihi ve kültürel dokunun geleceğe taşınması amacıyla restore edilerek kullanılması, böylelikle kentlerin merkez alanlarının sağlıklı bir şekilde iskan edilerek şehrin güvenliğini tehdit eden denetimsiz bölgeler olmaktan çıkarılıp yenileştirilmesi ve günümüz gereklerine uygun olarak kullanılabilir hale getirilmesi amacıyla bu alanların "kentsel dönüşüm ve gelişim alanı" olarak ilan edilmesi öngörülmektedir. "


Türkiye ve dünyanın kentsel dönüşüm dinamikleri üzerine...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :