Öncelikle Berna Kuleli'yi tanıyalım: Ne işle uğraşıyorsunuz, nerede çalışıyorsunuz ve bu sinema aşkı nereden çıktı?
Ben İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunuyum. Sinemaya bir izleyici olarak her zaman meraklıydım. Özellikle İstanbul Film Festivali'ni takip ederdim ve orası da benim için bir okuldu. Aynı zamanda fotoğrafa da meraklıydım. İFSAK'ta fotoğraf kurslarına katılmak istiyordum ve 1995 senesinde başladım. Kendimi hiçbir zaman bir fotoğrafçı olarak görmedim. Yalnızca amatörce, bir hobi olarak bu işle ilgilenmek istiyordum. Üniversiteyi bitirdikten sonra ailemle çalışmaya başlamama rağmen iş hayatını hep sıkıcı buldum. Bu fotoğraf seminerleri de benim için bir çıkış yolu oldu; psikolojik olarak rahatlattı. Sonrasında 98'e kadar fotoğrafla ilgilenemedim. Çok da öğrenemedim açıkçası. Bunun üzerine Harbiye'de açılmış olan Sinema Vakfı'nın ilanlarını görmem üzerine sinema kurslarına başladım. Hiçbir zaman film çekmek değildi niyetim; zaten bu kurs da izlediğimiz filmleri anlamaya, içini doldurmaya yönelikti. Bu sırada Belgesel Sinemacılar Derneği'nden birisi ile çalıştım ve onun vasıtası ile de İFSAK'a üye oldum. Üyelik toplantısında bana neden derneğe girmek istediğimi sormuşlardı. Ben de "Fotoğraf ve sinemayı seviyorum ve paylaşmak istiyorum" demiştim. O toplantıda belki 20 kişi vardı ve ben bu on yıllık süre içerisinde bu hobimi yüzler ve hatta binlerce insanla paylaşma fırsatı yakalayabileceğimi hiç tahmin etmezdim. Şimdi artık hem Kısa Film Festivali'ndeyim, hem de yazdığım yazılar aracılığıyla hiç tanımadığım insanlara bile ulaşıyorum.
Sizin Kısa Film Festivali'nde görev almaya başlamanız da sanırım festivalin uzun süre organizasyonunu üstlenmiş İFSAK vasıtasıyla oldu.
1999 yılında İFSAK Yönetim Kurulu'na girdim ve iki dönem boyunca burada görev yaptım. Etkinlik Hilmi Bey'in organizasyonu ile yapılıyordu ama arkasında dernek olarak İFSAK vardı. Benim de Sergi, Gösteri ve Sinema Birimi sorumlusu olarak yönetime girdiğim ilk gün Kısa Film Yarışması ve Kısa Film Festivali'nden söz ettiler ve Hilmi Etikan ile birlikte çalışmamızı söylediler. Biz de o dönemde yine yönetim kurulunda yer alan bir arkadaşım ile birlikte Hilmi Bey'in Asmalımescit'teki ofisine gittik. Hilmi Bey bizi oldukça tedirgin karşıladı. Şimdi artık anlıyorum tedirginliğini çünkü kendisinin yanına bir sürü insan geliyordu; ama bir ay-iki ay kalıp gidiyorlardı. Bize yine de hiçbir şey söylemedi. Yaptıkları işleri anlattı ve "Tamam, gelip yardım edin" dedi. O tarihten sonra da ben, Yönetim Kurulu ile Hilmi Bey arasında bir köprü oldum. Ve ben ondan tabii ki çok şey öğrendim ve tüm bunları yaparken hiçbir maddi kazanç gözetmedim.
Peki şimdilerde rutin işiniz dışında ne yapıyorsunuz?
Düzenli olarak Alt Yazı Sinema Dergisi'nde yazıyorum. "İlk Filmim Nasıl Başladı?" konulu röportajlar hazırlıyorum. Yaklaşık iki yıldır çeşitli yönetmenlerle ilk filmleri ve sinemaya atılmaları üzerine konuşuyorum. Ve elbette Kısa Film Festivali için çalışıyorum.
Festival için hangi görevleri yürütüyorsunuz?
İFSAK'taki görevim nedeniyle öncelikle ulusal yarışmayı organize etmekte Hilmi Bey'e yardımcı oluyordum. Hala da yarışma ile ilgileniyorum; ön seçici kurul ve ana jüride yer alıyorum. Festival süresince de katalog hazırlanmasından konuklar ile ilgilenilmesine kadar her türlü işi yapıyorum. Zaten çok küçük bir ekip olduğumuz için herkes her işe koşuyor. Festivalle ilgili yazılar da yazıyorum. Konuklarla röportajlar yapıp film sonrası soru-cevap bölümlerinde çevirilere de yardımcı oluyorum.