Bu uygulamanın yasal olmadığı ortada? Peki müellif mimarın hakkını koruyacak yasalar yok mu?
Mimarlar Odası mevzuatına göre proje müelliflerinin hem ileriye dönük telif haklarının olması gerekir hem de projesini yaptığı yapının uygulama aşamasında mesleki denetimini yapmak gibi bir sorumluluğu vardır. Yasal mevzuat bunu mimara bir lütuf değil, sorumluluk olarak verir ve mutlaka yapılması gerektiğine de işaret eder.
Anıtlar Kurulu'nun da uygulamanın denetlenmesi konusunda almış olduğu bir Koruma Yüksek Kurulu ilke kararı vardır. Bu karara göre; tarihi bir eserin rölöve, restitüsyon ya da restorasyon projelerini hazırlayan mimar, işin mesleki uygulamasından ve denetiminden sorumludur. Uygulamanın projeye uygun olarak yapılmasını sağlamalı, bunu yaptıramıyorsa da gerekli raporu hazırlayarak durumu Kurul'a bildirmelidir. Kurul, raporu inceleyip, uygulamanın neden aslına uyguna yapılmadığını sorgulamakla görevlidir.
Söz konusu, Koruma Yüksek Kurulunun 22/03/2001 tarih ve 680 sayılı ilke kararı aşağıdaki gibidir;
"Koruma Kurullarınca onaylanan her ölçek ve nitelikteki plan ve projelerin uygulamada uzmanlarca denetlenmesi gerektiğine, bu anlamda, imar ve koruma mevzuatında, belediyelere ve valiliklere verilen denetim yükümlülüğünün yanı sıra, uygulamanın müellif mimar tarafından denetiminin de yasal ve mesleki bir sorumluluk olduğuna,
Uygulamanın kurul kararlarına uygun olması için gerekli mesleki denetim sorumluluğu, aynı şekilde serbest mesleki hizmet yetki ve koşulları taşıdığı Mimarlar Odasınca belirlenen müellif mimar tarafından üstlenilmesine, sözkonusu mesleki denetim sorumluluğunun, müellif mimarın isteği ile aynı koşulları taşıyan bir başka mimara devredilebileceğine, iskan izni için denetimden sorumlu mimarın, uygulamanın kurul kararına uygun sonuçlandığına dair raporun koruma kuruluna iletilmesi gerektiğine,
Uygulama bittikten sonra müellif mimarın isminin yazıldığı tabelanın, yapının uygun bir yerine asılması gerektiğine" işaret eder.
Öte yandan eski eserlerde uygulama sürecinde (restorasyon) çok sık revizyon projesi hazırlanır. Her an yeni bir değişiklik ya da başlangıçta fark edilmeyen bir konu gündeme gelebilir. Revizyonları yapmak proje müellifinin hem yasal hakkı hem de sorumluluğudur. Aksi takdirde uygulamanın sağlıklı biçimde devam etmesi düşünülemez. Tabi mimarın bütün hakları sözleşmenin başında elinden alındığından bunların hiçbiri de gerçekleşemiyor.
Bu durumda proje yasa şart koştuğu için "göstermelik" olarak mı yaptırılıyor?
Anladığımız kadarıyla mimar formaliteyi, yani kağıt üzerindeki istekleri karşılamak üzere çağrılıyor. Anıtlar Kurulu gibi bürokratik işlemlerden geçildikten sonra proje müellifi ne yazık ki devre dışı bırakılıyor.
Buna gerekçe olarak, "Mimar yüksek ücret talep etti, güçlük çıkardı, süreci tıkadı" gibi olumsuz örnekler gösteriliyor. Açıkçası bu pek inandırıcı değil. Kötü örnek hiçbir zaman bütünü bağlamaz. Bence öncelikle mimarın devrede olması, yani otokontrolü istenmiyor.
Tabi ki emeği ve birikimi olan insanların hizmetinin karşılığı ödenecek. Talep edilen de son derece düşük bir rakamdır. Trilyonların harcandığı bir ortamda bu rakam telaffuz bile edilmez ama yapıların ne kazanıp ne kaybettiği ortada.
Şu anda yürütülen restorasyonların çoğunda kanaatimce ciddi bir denetim yapılamıyor. Konuyu en iyi bilen kişi projeyi hazırlayan müellif mimar devre dışı tutularak idarenin elemanları devreye sokuluyor. Bu kişilerin hepsi iyi niyetli de olsa çoğunlukla uzmanlıkları ve deneyimleri revizyon projesi hazırlamak için yeterli değil ve zaten görevleri de değil. Kaldı ki 2004'ten bu yana proje sayısında patlama var. Çalışanların birikimi yeterli bile olsa tüm projelere yetişebilmeleri mümkün değil.