“Arolat’ın tasarım yaklaşımına önce eklemlendik, sonrasında onu birlikte dönüştürdük”

06 Ağustos 2010



Emre Arolat ile birlikte uzun yıllara dayanan bir çalışma ve ortaklık hikayeniz var. Bu
süreçte "ortak" vasfını kazanmanız, sizin ofis hiyerarşisi içindeki duruşunuzu ne oranda ve nasıl etkiledi?

Emre Arolat ile birlikte 2002 yılında, Arolat Mimarlık çatısı altında çalışmaya başladım. Emre'nin büro içinde kurmaya çalıştığı yeni bir ekip anlayışının ilk katılımcısıydım. Amacı, çok kısaca, birlikte çalıştığı mimarların inisiyatif almaları, böylece sorumluluğun ciddi anlamda paylaşılmasının sağlanması ve devamında da bu sorumluluk sahiplerinin belki de büro ortakları haline gelebilmesi idi. Yüklendiğim sorumluluk, büroyu ve isleri benimseme düzeyim benim 2004 yılında "ortak" haline gelmemi sağladı. Aynı zamanda birlikte EAA'yı kurmuş olduk. Yaklaşık 3 yıllık ilk dönemde önceki sorumluluklarımı, yani proje yürütücülüğü görevimi aynı şekilde ve benzer pozisyonda yürütmeye devam ettim. Buna ek olarak, bu süre içinde, genel büro yönetimi ve idari isler konularında da söz sahibi olmaya başladım. Ortaklığın başından itibaren –hatta sorumluluk yüklenmeye başladığım önceki dönemde de- bu konularda bilgilendiriliyor ve görüş soruluyordum. Ortaklık sonrası yıllarda ise bunun miktarı artarak devam etti. Buna paralel olarak, ofis hiyerarşisi içindeki duruşum da kaçınılmaz olarak bu süreye yayılarak değişti ve büroda çalışan bir proje sorumlusundan, "şirket ortağı" ve "şirket yöneticisi" haline geldi. Son 3-4 yıllık dönemde ise, belli işlerin proje sorumluluğu yerine, tüm işlerin konsept ve avan projeleri sonrası, uygulama, detay ve mesleki kontrollük işleri genel koordinasyonu görevini üstlenerek proje çalışmaları içinde de farklı bir hiyerarşik pozisyona geçmiş oldum.




Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Projesi

EAA'daki deneyimleriniz, sizin mimarlık üretimine bakışınız, bu üretimin dinamiklerini yeniden yorumlayışınız veya manipüle edişiniz üzerinde ne kadar etki sahibi oldu? Örneğin, ofisin kendine "has" üretim yaklaşımına eklemlendiğinizi mi, yoksa onu hep birlikte dönüştürdüğünüzü mü söylerdiniz?

Ekip olarak Emre Arolat'ın tasarım yaklaşımına önce eklemlendiğimizi, ancak sonrasında birlikte dönüştürdüğümüzü söylemeliyim. Emre ile bu serüvene başladığımızda yaklaşık 5-6 kişilik genç bir ekiptik. Su anda ise yaklaşık 100 kişiyiz. Bu büyüme bir anda olmadı ve geçen 8 yıl içinde farklı ölçeklerde olmayı deneyimledik. Proje sayısı, büyüklüğü ve buna bağlı olarak da büronun ölçeği büyüdükçe, üretim yaklaşımının her duruma göre manipüle edilmesi gerekti. Bunu birlikte dönüştürdük; zaten Emre için de yeni bir durumdu. Büro yönetimi ve proje üretimi sistemini her defasında sorgulayıp bazı durumlarda baştan kurduk. Bu manipülasyonda sadece ikimiz değil, zaman zaman diğer iki ortağımız ve hatta bazı proje sorumlularımız da etkin oldular. Bu anlamda gerçekten de eklemlenmek ve hemen sonrasında birlikte dönüştürmekten bahsedebiliriz.

Deneyimli bir mimar olarak, bir başka mimarın çatısı altında bulunmanın olumsuz tarafları var mı? Sizce mimarlık üretiminin kaçınılmaz olarak çok aktörlü ve kolektif bir üretim alanı olduğu günümüzde, ofislerin tabelasında ne yazdığı mevzu, biraz da abartılıyor mu?

Kendi adıma hiçbir olumsuz tarafı olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu benim mesleğime, genel olarak mimarlık pratiğine bakış açımla, bu işi yapmak istediğim biçimle ilgili… Kendi başına anılmak, tamamen yalnız olarak bir projeyi veya yapıyı tamamlamak gibi bir tutkusu, egosu olan herhangi başka genç bir mimar için aynı şey geçerli olmayabilirdi.


EAA'nın Ortaklarından Gonca Paşolar
Uras + Dilekci'nin Ortaklarından Salih Küçüktuna
Boran Ekinci Mimarlık'tan Sasan Sahafi
OMA'nın Eski Ortaklarından Joshua Prince-Ramus
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :