“Kişisel olarak da global ölçekte bir ağın parçası olabilmek önemli”

06 Ağustos 2010


Küçüktuna'nın yürütücülüğünü yaptığı YTÜ proje atölyesinin sene sonu ürünü.

Ofisin ortaklarından biri olarak müşteri-mimar ilişkisine ne oranda değiyorsunuz?

Aslında sürecin her safhasında müşteri ile yakın olmaya özen gösteriyorum. Projelerde, özellikle tasarım kararları alınırken benim rolüm daha ön plana çıkıyor. Yani aslında daha teknik anlamda bir ilişkiden söz ediyorum; işin mutfağındayım.Tabii ki ofisin "ortağı" adıyla müşteriyle iletişim kurmak önemli bir avantaj… En baştan güven duygusu ile hareket ediyorsunuz ki, bu genellikle birlikte iş yaptığınız kişilerin ilk görmek istediği şeydir. Güven üzerine kurulan ilişkilerde işler çok daha sağlıklı yürütülüyor. Yoksa sürekli bir mücadele içerisine girip çok yoruluyorsunuz.


Yine küçüktuna'nın yürütücülüğündeki bir atölyenin İTÜ'de sergilenen ürünlerinden.

Sizce bir mimarlık pratiğinin "kamuya açık yüzü" olmak önemli mi? Veya Türkiye'de mimarlık mesleğinin böylesi bir "ün" olgusu ile harmanlanabildiğini düşünüyor musunuz?

Aslında bu "kamuya açık yüz" kavramını genişletebiliriz: Daha global ölçekte bir ağın parçası olabilmek önemli. Veya kendiniz, ulaşılması kolay ve efektif kullanılabilen bir ağ kurabilmelisiniz. Ben, kişisel olarak da bunu bloglarla veya çeşitli ağların parçası olarak yapmaya çalışıyorum. Mimarlık okulları, workshoplar ve stüdyoların yürütücülüğünde roller üstlenmek, konferans ve sempozyumlarda mimarlığı konuşabilmek… Bunları değerli görüyorum. Bunun dışında çok çeşitli mimarlık dergileri, internet üzerinde mimarlık portalleri var ve buralara ulaşmak, ulaşılabilir olmak da önemli zaman zaman.

Ün konusu ise son dönemlerde çok tartışılan bir konu. Türkiye'de mimarlık yapabiliyor olmak, başlı başına bir marifet zaten! Bu yüzden "ünlü" diye bildiğimiz pek çok mimarın yaptıklarına büyük bir saygı duyuyorum. Popüler tanımıyla "Starchitect" ve bunun uzantısı olan "wow-faktörü" yakın zamanda mimari eleştirilerde çokça karşımıza çıkan bir konu… Ben de bu eleştirilerin çoğuna katılıyorum; tabii düzeyli olanlarına… Ofislerin bu olgu ile harmanlanabiliyor olup olmamaları, bence tamamen kendi iç meseleleri! Yani bazı ofislerin böyle hedefleri olabilir; bazı ofislerin ise böyle hedefleri olmasa bile onları ünlü görmek isteyenler de olabilir. Hedeflerini ve ilkelerini doğru koymuş ofislerde bu olgunun çok önemi yok bence…


EAA'nın Ortaklarından Gonca Paşolar
Uras + Dilekci'nin Ortaklarından Salih Küçüktuna
Boran Ekinci Mimarlık'tan Sasan Sahafi
OMA'nın Eski Ortaklarından Joshua Prince-Ramus
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :