Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü 2004 mezunuyum. Yüksek lisansımı da 2007 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimari Tasarım programında tamamladım. Mezuniyetimden bu yana çeşitli mimarlık ofislerinde bulundum. Uzun yıllar Uras X Dilekçi'de çalıştım. Salih ve Fikret'le tanışıklığımız da oradan. On yılda iş arkadaşından öte, birer dost olduk. Takıldığım noktalarda ikisini de rahatsız edebiliyorum. Birlikte pek çok projeye imza attık, sıkıntılı anlarımızda birbirimize destek olduk. Bir işi ele aldığımız zaman birbirimizin açıklarını veya kimin neyi yapacağını tartışmayız bile. Herkes üstüne düşeni yapar. Bazen çok sık görüşemesek de toplantının bir saat öncesinde bir araya geldiğimizde her şey yapboz gibi birbirine oturur. Birlikte çalışmaya çok aşina olduğumuz için bu anlamda sıkıntı yaşamıyoruz.
Bazı projelere baktığınızda bu işte kaç kişinin çalıştığını veya kimin ne yaptığını okursunuz. Dışarıdan nasıl gözüküyor bilmiyorum ama burada üretilen projelerin PIN adı altında görüldüğünü düşünüyorum. Yılların verdiği o ortak dili geliştirdiğimiz kanaatindeyim. PIN, kapısı herkese açık, herkesle ortaklık yapmaya hazır, farklı ölçek ve disiplinlerde projelere imza atan bir ofis. İnsana farklı deneyimler kazandırıyor. Ben de bu aileye dahil olmaktan son derece memnunum.
Şu anda İzmit Belediyesi için tasarladığımız yaya geçidi projesi ile ilgileniyoruz. Üzerinde bir de kafe olacak. Aslında mimari projeden ziyade, statik bir iş ama biz bunu biraz daha mimari bir şekle, değişik bir tasarıma dönüştürdük. Benim için de farklı bir deneyim oldu çünkü belediye ile bu kadar dirsek temasındaki bir işte daha önce çalışmamıştım. Bunun yanında Anadolu'daki sokak tipolojileri ile ilgili bir envanter oluşturduk. Hem saha gezileri yaptık, hem kurumlarla görüştük. İşin takip edilmesi, irtibatların bulunması, sunumların hazırlanması, sokakların seçilmesi, bu da farklı bir deneyimdi mesela. Bu konuda yapılmış akademik çalışmalara baktık, hocalarla görüştük, nasıl bir yol almamız gerektiğiyle ilgili örnek çalışmaları, projeleri inceledik. Aslında bir nevi tez gibi çalıştık. Bu da her ofiste bulamayacağım bir deneyimdi. Ayrıca iç mekan projeleri de yapıyoruz. Onda da kendimizi tekrar etmeyi çok sevmiyoruz. Her seferinde konuyu sıfırdan ele almaya çalışıyoruz. Araştırmayı, yeni şeyler uygulamayı, farklı detaylar çözmeyi, değişik firmalarla, farklı malzemelerle, farklı ölçeklerde çalışmayı seviyoruz. Çünkü insan bir noktadan sonra tıkanıklığa giriyor, aynı detaylarla birbirine benzer projeler üretmeye başlıyor. Bir de imalat aşamasında aynı insanlarla çalışılıyor. Müşteriler başka bir işi görüp beğenerek geldiği zaman sizi o iş üzerinden gitmek zorunda bırakabiliyor. Biz bu anlamda da farklı bir yönde durmaya çalışıyoruz. Tabi ki sıkıldığımız, bunaldığımız zamanlar oluyor ama işin sonunda hoşumuza gidiyor çünkü kendimizi zorlamayı seviyoruz.