Peki, bu süreçten nasıl bir sonuç çıkarabiliriz?
Bu süreç, Belediye'nin alanda yaptığı tetkikin ne kadar gerçeklikten uzak olduğunu, aslında tetkik falan yapmadığını ortaya çıkardı. Hak sahipliği için koyduğu kriterlerin ne kadar yanlış olduğunu, bölgenin karakterine hiç uygun olmadığını gösterdi. Bütün o "biz sosyal yapıyı inceledik, halka projeyi izah ettik, her şeyi bir bir anlattık" sözlerinin sadece işin cilası olduğunu açık etti.
120 kişinin bu kazanımı bence çok değerli. Resmi kapılarda hak arama deneyimi olmayan, kaderine çoktan razı bir topluluk, bir sene boyunca kendi usulünce uğraştı ve kazandı, üstelik evi başına yıkılıyor iken…
Yine de, hak sahipliği açısından adalet yerini buldu diyemem. Çünkü gerçek sayının 250 civarında olması gerektiğini tahmin ediyorum. Kimi kiracı ikametgah senedi dışında hiçbir belge bulamadı; kimisi de savrulduğu yerde hayat mücadelesi vermekten başını alıp, bu hakkın peşine düşemedi.
Resmi anlamda hak sahibi olduktan sonra bu 120 kişi için nasıl bir süreç başlayacak?
Belediye bu kişileri Kayabaşı'nda yapılacak konutlardan hak sahibi yapıyor. Konutların iki sene içinde teslim edileceği söyleniyor. Bu iki sene nasıl geçecek?
Mahallede kiralar 50 ile 200 lira arasında değişirken, hemen dışında 500-600 liraya çıkıyor. Düzenli bir işi olmayan, geliri açlık sınırının altına düşen bu haneler nerede nasıl barınacak? Oysa "sosyal" proje yerinden ettiği kiracılara yeni konutlar teslim edilene dek ayda 300 TL kira yardımı sözü vermişti. Taşoluk hak sahiplerine tanınan bu hak, yeni hak sahipleri için geçerli olamıyor, çünkü "sosyal" projenin bütçesi bitmiş! Bu kadar basit!
Oysa kiracı sayısının doğru tespit edilmemesinin bütün günahı yerel yönetime aittir ve verdiği sözleri yerine getirecek kaynakları yaratmakla yükümlüdür.
Yeni hak sahipleri, sürece eleştirel bakmak ve Taşoluk'ta yaşananlardan ders çıkarmak için bir fırsattır aynı zamanda –tabii değerlendirmesini bilene. STOP planı kiracı hak sahipliğinin pekala yenileme projesi üzerinden tanımlanabileceğini, yani kiracıları Sulukule'de yaşatmanın mümkün olduğunu göstermiştir.
Taşoluk'ta şimdi gelinen sonu biz Belediye'ye üç senedir defalarca söyledik. Aidatları, yan giderleri, konut taksitlerini ödemelerinin mümkün olmadığını anlamak için sadece dört işlem bilmek yeter. Sulukule'den Taşoluk'a giden bir kiracı durumu şöyle özetlemişti: "Bizi fakiriz diye getirdiler, burada zengin muamelesi yapıyorlar".
Düşünsenize, açlık sınırının altında geliri olan insanları merkezi sistem doğalgaz ısıtmalı evlere yerleştiriyorsunuz, kullansın ya da kullanmasın abonman parasını, daire başına bölüştürülen yakıt giderini ödemeyi şart koşuyorsunuz. Sulukule'nin yoksul kiracısı 800 TL abonman, ayda 200-300 TL ısınma giderini karşılayabilecek olsaydı, zaten Sulukule'de oturmazdı.
Yoksulların sunulan koşullarda tutunabilmesi mümkün değildir. Umarım yaşananlardan ders alınır ve yeni hak sahipleri için başka çözümler üretilir. Örneğin aidatları kaldırılabilir, ödemeler daha uzun zamana yayılarak taksitler düşürülebilir. Tabii bütün bunlarla birlikte istihdam yaratıcı önlemler gerekli.