"Sulukuleyi aldılar darbukamı kırdılar" sergisi süreçte nasıl bir rol oynuyor?
Sulukule basında sıkça yer alsa da, sürecin tam anlamıyla bilinmediğini düşünüyorduk. Son 3-4 yıldır Sulukule'de başlayan yenileme alanları uygulamaları ve bunun yarattığı etkileri, verilen mücadeleleri içerden bir gözle aktarmak istedik. Ve bu aktarım diğer benzer bölgelere ve mücadelelere de örnek olması açısından önemliydi. Sergi aracılığıyla Sulukule'ye bu anlamda dikkat çekmek, düşündürmek ve yapılan toplantılarla da bu konular üzerine yeni açılımlar sağlamaya çalıştık. Başından beri bu gibi pozitif yöntemleri, araçları kullanmak da platformun eylem şekillerinden biri olmuştur. Amaç klasik bir sergi yapmak değil, kentsel bir mücadelenin ve sürecin bilgisini vermek, sürdürülen mücadeleyi desteklemek ve konuyu bütüncül anlamda dile getirebilmekti. Hissedeceğiniz, okuyacağınız, göreceğiniz, işiteceğiniz, dokunacağınız ve bütün süreci bir arada görebileceğiniz, değerlendirebileceğiniz çok boyutlu bir ortam yaratmaya çalıştık. Sergi haberlerinin, yıkım haberlerinden daha çok kişiye ulaştığını düşünüyoruz.
Peki, serginin hazırlık süreci nasıl gelişti?
Aslında sergi fikri uzun zamandır aklımızdaydı; Sulukule ile ilgili fotoğraflar, filmler, tezler, makaleler, yazılan dilekçeler, "40 gün 40 gece" etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar, afişler, alternatif projeler... Elimizde pek çok malzeme birikmişti, fakat süreç içinde çok yoğun bir çalışma temposunun içinde olduğumuz için sergi için zaman ayırmak mümkün olamıyordu.
Artık yapılacak bir çok şeyi yapmış olduğumuz bir dönemde sergi için öneri Hafriyat'tan Neriman Polat ve Nalan Yırtmaç'tan geldi. Bu öneri üzerine kısa bir zaman olmasına rağmen süreci etkiyebilmek için hızla harekete geçtik ve özverili bir çalışma sonucu sergiyi 6 Mayıs'ta Hıdrellez'de açtık.
Serginin içeriğinden biraz bahseder misiniz?
Oldukça yoğun geçen 3 buçuk yılı, 3 kata sığdırmak biraz zor oldu. (Gülüyor)
Giriş katını süreci anlatmak için kullandık, 5366 sayılı kanunun ilanı ile başlayan yeni dönem ve Sulukule mücadelesini ve sürecini kronolojik bir şekilde ve belli dönemler altında uzun bir duvar boyunca aktarmaya çalıştık. Duvarı yıkım ve gül motifli stampalarla yatayda bölerek yıkımları ve mücadele sürecini birlikte aktarmaya çalıştık. Yer yer ilgili filmleri de süreç içindeki yerlerinde sergiledik. Hıdrellez için yapılan dilek ağaçlarının yerine biz "yas ağacı" ile yasımızı anlatmaya çalıştık. Yine giriş katında, 2007 yılındaki Hıdrellez dileklerine yer verdik, hatıra olarak...
En alt katı kurgularken amacımız Sulukule yaşamı ve kültürü ile yıkım hissini birlikte verebilmekti ki bence serginin herkesi derinden etkileyen en önemli bölümlerinden biri oldu. Yıkım ve çocuk seslerinin duyulduğu odanın duvarlarındaki resimleri de Sulukuleli çocuklar yaptı. Üst katta ise Nalan Yırtmaç'ın İstanbul Modern'de Sulukuleli çocuklarla yaptığı gölge çalışması, Gül Bolulu'nun dokuma roman portreleri, belediye avan projesi ile alternatif projeler, basındaki Sulukule haberleri ve yapılmış bir çok tez, bildiri, rapor, dilekçe, yazışma yer aldı.
Serginin açılışından bir hafta sonra Sulukule'de Fatih Belediyesi tarafından yapılan büyük yıkımların eş zamanlı oluşu çok üzücü.
Hafriyat'taki sergi ile eş zamanlı olarak, Lille'de de bir Sulukule sergisi açtınız, değil mi?
Evet, serginin küçük ama yoğunlaştırılmış halini Fransa'nın Lille kentine de taşıdık. Oradaki sergi 16 Mayıs'ta açıldı ve bir ay açık kalacak. Serginin Lille'e taşınması ve eş zamanlı oluşu da yapılan çalışmayı kuvvetlendirdi.