"Çok Katmanlı Kentlerde Kimlik ve Bellek Değişimi: İstanbul"
Sinem Türk
Kentler, insanların doğal, yapısal ve sosyal çevreleriyle etkileşimi sayesinde oluşmaya başlar. Bireyler günlük deneyimleri sonucunda kente bir anlam yükler ve geçmişi, şimdiyi ve geleceği birbirine bağlar. Bireyler geçmişteki izleri kent belleği ile geleceğe taşırlar. Kent belleği kent kimliğini besler. Çok katmanlı kentlerde, kent kimliği ve kentsel bellek devam ettirilebildiği sürece geçmişle gelecek arası bağ kurulabilir. Palimpsest kentlerde tasarım ve planlama çalışmaları yapılırken kentsel bellek ve kent kimliğinin birlikte ele alınarak değerlendirilmesi son derece önemlidir.
İnsanların yeni gereksinimlerinin ortaya çıkmasıyla kentte yaşanan müdahaleler ve eskinin üstüne yeninin eklemlenmesiyle kent katmanlaşmakta, zamanla fiziki ve sosyal çevre olarak değişime maruz kalmaktadır. Birçok uygarlığı üzerinde bulundurmuş olan İstanbul değişimin en çok yaşandığı ve en çok gözlemlendiği kentlerdendir.
İstanbul çok katmanlı tarihi bir geçmişe ve güçlü bir kent kimliğine sahiptir. Zaman içerisinde mekansal, kültürel, sosyal, ekonomik gibi faktörlerin değişime uğramasıyla İstanbul’da kent kimliği kötü yönde etkilenmeye başlamıştır. Bu çalışmada kent kimliği doğal, yapısal ve sosyokültürel çevre olarak ele alınmıştır. Geçmişten günümüze kadar değişime uğrayan İstanbul’un doğal, yapılı ve sosyo-kültürel çevre özellikleri kapsamında sözlü görüşme yöntemiyle irdelenerek, çok katmanlı kentlerin kent belleği ve kentin kimliğiyle olan ilişkisinin önemini ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu çalışmada, öncelikle literatür taraması yapılarak palimpsest kent, kimlik, bellek kavramları birlikte ele alınmıştır. Daha sonra yapılan tüm araştırmalar çerçevesine dayanarak sözlü görüşme yöntemini uygulanmaya başlanmıştır. Sözlü görüşme için 9 adet soru hazırlanıp yaşları en az 60 olan kişilerin gençliğinin İstanbulda geçmiş olması temel olarak alınmıştır. Sorular kişilere yöneltildikten sonra alınan cevaplar MAXQDA programı ile analiz edilmiştir. Analizler sonucunda bireylerin belleklerinde İstanbul değişimi, yapısal çevredeki kent kimliği değişimleriyle olduğu gözlemlenmiştir.
Sonuç olarak insanların yeni gereksinimlerinin ortaya çıkmasıyla kentte yaşanan müdahaleler, kentlerdeki fiziksel ve sosyal yapıların zarar görmesi kent kimliğine ve dolayısıyla belleklerin yok olmasına yol açmaktadır. Kentte ister planlı ister raslantısal olsun eklemlenen her bir yeni katman eskiyle çeliştiği sürece bellek ve dolayısıyla kent kimliği korunamamaktadır.