"İstanbul’un Görünür ve Görünmez Katmanları Üzerine Bir Palimpsest Model"
Elif Öztürk*
Materyal dünyada hafızamızı harekete geçiren algıladığımız şeyler daha büyük ve karmaşık bütünlerin kimi zaman görünür kimi zaman gizli parçalarıdır. Tekil değil, katmanlıdırlar ve katmanların orijini, bu kompleks ilişkiler ağında önceki zamanlarda bulunabilir ya da en azından izi sürülebilir. Bu nedenlerden, gerçeği anlamak, bu görünür-gizli katmanların tespitini, ilişkilerin belirlenmesini ve bileşenlerine ayırılmasını gerektirir. Bu çalışmanın amacı, tarih ve hafizayı nostaljik çerçevenin dışında, kültürel topografyada bu kompleks ilişkisel ağın irdelenebileceği bir bilgi kaynağı olarak yeni ve anlamlı düşünme eksenleri oluşturabilmektir. İstanbul, bu tür sofistike ilişkisel sistemlerin bir arada ağ sistemleri oluşturduğu, zaman zaman beklenilen zaman zaman sürprizli, oldukça geniş tanımlama kümeleri ve sonsuz perspektifler sunan artiküle olmuş-edilmiş örüntü sistemleri olarak düşünülebilir. Hızla birbiri ardına gelişen yerel ve küresel olaylar, aktörler, durum değişkenleri kent hafızasındaki katmanların da unutma ve hatırlama ekseninde dinamizmine neden olmaktadır. Bunun kültürel topografyaya yansıması, görünür ve gizli katmanlar üzerinden, İstanbul’un nasıl artiküle olduğu sorunsalı çerçevesinde incelenmeye değerdir.
Bu çalışma ile, İstanbul palimpsestinde kent katmanlarının birbiri ile nasıl konumlandığı ve artiküle olduğu, görünür/gizli katmanlar üzerinden ilişkisel bir ağ metodu ve Bailey’nin arkeolojik artefektler üzerine yaptığı palimpsest teorisi ile irdelenmesi amaçlanmıştır. Bu noktada, palimpsest kavramı metaforik semantiğinden daha öteye, çok daha kapsamlı bir metodolojik çerçeveye taşınabilir, ‘palimpsestin artikülasyonu’na. Çizilen çerçeve doğrultusunda, İstanbul’un gizli katmanlarının bellek teması üzerinden nasıl çözümlenebileceği ve hangi araçlarla görünür kılınabileceğine cevaplar aranmaya çalışılmıştır. Tarih ve hafizayı nostaljik çerçevenin dışında, kültürel topografyada bu kompleks ilişkisel ağın irdelenebileceği bir bilgi kaynağı olarak yeni ve anlamlı düşünme eksenleri oluşturabilmek amaçlanmıştır.
İlişkisel epistemolojinin getirdiği kavramlar keşifsel inceleme ve epistemolojik dikkat, Foucault’nun ‘işaretin temsili’ üzerine kurduğu yeni epistemolojik çerçeve ile paraleldir. Kentsel durumların girift katmanlı strüktürleri, bu tür bir bilgi edinim yöntemi ile iyi bağdaşır. Bu açıdan kent, ‘işaretler’in iz sürüldüğü bir palimpsest metin olarak okunabilir. Bu okuma, işaretlerin keşfi ve betimlemesini gerektirir. Peki, bu işaretler nasıl keşfedilebilir? Nerede aranabilir?
Çalışmada, İstanbul palimpsestinin nasıl ele alınabileceği ve problematize edilebileciğine yönelik bir kent okuması modeli sağlamak amaçlanmıştır. Bu kapsamda, ilk bölümde, Foucault’nun söylem analizi, çalışmanın yaklaşım biçimine bir çerçeve çizmek ve ‘kutunun dışında düşünmek’ için ele alınmıştır. İkinci aşamada, ‘brecciation’ ve ‘semiyotik yığın’ terimleri, palimpsest kavramının kentin ilişkisel ontolojisini anlatmakta eksik kaldığı durumda gündeme getirilerek incelenmiş ve işaret temsili üzerinden çözümlenmeye çalışılmıştır. Son bölümde, kentsel katmanların birbirleri ile nasıl çeşitli söylemsel formasyonlar oluşturarak artiküle oldukları araştırılmıştır, verilen metodolojiye Kadıköy- Yeldeğirmeni örneklemi sağlanmıştır.