İstanbul’un Arayüzlerinde Artikülasyon Analizi: Ataşehir-Barbaros Mahallesi Örneği

13 Mart 2019

"İstanbul’un Arayüzlerinde Artikülasyon Analizi: Ataşehir-Barbaros Mahallesi Örneği"
Sıddı Zeynep Yılmaz*

Araştırma, bir kavram olarak artikülasyon ve bir kent olarak İstanbul’un kesişim noktaları üzerine kurulan teorik bir arka plana dayanmaktadır. Kesişim noktasındaki dikotomi, etkileşim, değişim/dönüşüm, arayüz ve mekânsal/ sosyal ayrışma kavramları aynı zamanda bir kentteki artiküle ol(ma)ma sürecini de aktarmaktadır. Bu süreç, araştırmanın hipotezinin “Sonsuz Bir Kentsel Artikülasyon Mekânı olan İstanbul da bile artikülasyon olması için bir takım gereklilikler olduğu” üzerine kurulmasını sağlamaktadır. Artiküle olma süreci sadece fiziksel bir durum olmadığı için bu çalışmada artikülasyonun keşfini sağlayacak özgün bir yöntem geliştirilmektedir. Araştırmada; fiziksel, mekân dizimi ve sosyal analiz olmak üzere üç ayrı analiz yapılmaktadır. Fiziksel analiz kapsamında çalışılan alandaki yapı, sokak dokusu, ölçek ilişkileri ve arayüzler, mekân dizimi analizi kapsamında alandaki bütünleşme değerini tespit etmek amacıyla eksenel haritalama ve sosyal analiz kapsamında anket ve yapılandırılmamış görüşmeler yapılandırılmaktadır. Analizler sonucunda elde edilen nicel ve nitel veriler ile entegre bir sistem kurgusu oluşturmaktadır. Çalışma alanı olarak, İstanbul’daki hızlı kentsel dönüşüm projelerinin odak noktası olan Ataşehir ilçesi; bu ilçeden ise ilk yerleşim yeri ve dönüşüm projelerinin en yoğun noktası olan Barbaros mahallesi seçilmiştir. Yapılan çalışmada, mahalledeki özgün dönüşüm dokusu ve bu kontrastı yataran dokular arasındaki ayrışmalar tespit edilmiştir. Alan çalışması sonucunda,mahallenin çeperden başlayan bir dönüşüm geçirdiğini, oluşturulan çepere ve mahalleye ait dokuların bir dikotomi yarattığı, aralarında fiziksel ve toplumsal bir etkileşimin olmadığı ve iki bölge arasına arayüzler değil sınırlar olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum ise artiküle olamama halinin bir örneğidir. Çalışmanın sonucunda kentsel bir alanda artikülasyonun gerçekleşmesi için; gerekli alanlarda fiziksel kademelenme, toplumsal iletişimi kurgulaması, arayüzlerin geçirgen tasarlanması ve bilinçli olarak toplumu bütünleştiren tasarım stratejileri geliştirilmesinin gereklilikleri tespit edilmiştir. Böylece İstanbul, yok etmek ya da yerinden etmek yerine “Sonsuz Bir Kentsel Artikülasyon Mekânı” olabilir. Aksi halde İstanbul; fiziksel ve toplumsal kopuklukları olan, birbirine eklemlenemeyen, ayrışmaların yaşandığı bir toplumsal yapıya sahip, keskin sınırları olan bir kente dönüşecektir. 


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :