Sanatsal bir görüntüsü de var projelerinizin. Hem oyunlu hem de çok net ve tanımlı alanlar tasarlıyorsunuz.
Hakan Habif: Zaman ilerleyip deneyim arttıkça işin sanatsal kısmını da bir şekilde vurgulamak istiyorsunuz. Son birkaç projemizde resepsiyon bankosu, merdiven kovası gibi belirli elemanları bir sanat öğesi gibi tasarlamayı denedik. Mesela Metrohm ofisinin girişine, ohm işaretini deforme ederek oluşturduğumuz heykelimsi bir resepsiyon bankosu yerleştirdik. Akmerkez’de de benzer bir çalışma yaptık. Ama bunun için ek bir bedel talep etmiyoruz. Bu tamamen kendimiz için yaptığımız bir şey. Ve hep o projeye özel oluyor, çoğaltmıyoruz.
Metrohm
Akmerkez
Cephe tasarımı konusunda da dikkat çekici çalışmalarınız var.
Evet, özellikle bazı bina projelerinde cepheyi baştan tasarladık.
Akasya AVM’nin girişi için bir güvenlik birimi strüktürü tasarlamışsınız.
Yeni güvenlik yasasından sonra AVM’lerde böyle bir birime ihtiyaç olunca Akasya AVM’den bu yönde bir talep geldi. Tabi o tip iddialı binalara eklenti yapmak gerçekten çok zor.
Akasya AVM’nin kültür sanat merkezini de siz yapmıştınız sanırım.
Zaten o binadan memnun kaldıkları için güvenlik biriminin tasarımında bize başvurdular. Akasya Kültür Sanat da enteresan bir proje. AVM’nin terasında bir tek sinemadan, küçücük bir kapıdan çıkılabilen, yaklaşık 200-300 metre yürüyüp gittiğiniz bir kültür merkezi.
Başta da kültür merkezi olarak mı planlanmış?
Evet, kullanmayacaklar diye öyle bir geçiş vermişler. Mimari anlamda bir şey yapmak zaten mümkün değil. Tepede üçgen camları olan bir kabuğu vardı, ondan yola çıkarak cephede bir hareketle basit bir bina yaptık. Ondan memnun kalıp girişi tasarlar mısınız dediler. Orada da daha heykelimsi formlar oluşturduk.
"Z kuşağı ile beraber AVM işi de bitecek"
Vadistanbul, Starcity gibi başka AVM projeleriniz de var. AVM sayısı çoğaldıkça, alışverişin ötesinde başka hizmetleriyle de öne çıkan, “yaşam/eğlence merkezi” şeklinde tanımlanan AVM’ler yapılmaya başlandı. Sizin bu konudaki gözlemleriniz neler?
Biz ağırlıkla AVM’lerin ofis bloklarını çalıştık. Vadistanbul, Akasya, Akmerkez gibi dünya standardına göre iyi planlanmış, iyi yapılmış AVM’lerde çalışma şansımız oldu. Ama öyle AVM’ler var ki gerçekten girmek istemiyorsunuz. Bence bu sosyolojik bir sıkıntı Türkiye’de. İnsanları sokaktan alıp oralara soktular. Herhalde Z kuşağı ile beraber AVM işi de bitecek. Çünkü onlar da AVM’den alışveriş etmeyi bilmiyor, her şeyi internet üzerinden alıyorlar. AVM’ler ancak yeme-içme, gezme, sinemaya gitme gibi şeylere cevap verecek ileride.
"Trendyol girişti, Markafoni gelişme"
İnternet alışverişi demişken, bu alanın öncülerinden Markafoni ve Trendyol’un ofislerini de siz tasarladınız. Teknoloji firmaları nasıl mekanlarda çalışıyor, sanal dünyadaki marka kimliği ne tür mekanlara tekabül ediyor?
Bu tamamen internet şirketi çalışanların zihniyeti, işe bakışı ile ilgili. Hande’nin, mühendislik firması Metrohm için hazırladığı personel profili ile Markafoni’nin personel profli arasında dağlar kadar fark var. Bir tanesi bildiğiniz üniversite. Personelin giriş çıkışından tutun, çalışma sistemine kadar, daha üniversite mantığındaki kişilerin çalıştığı kurumlar. Onları da bir masa ve bir laptopla sınırlayamıyorsunuz. Biraz daha rahat bırakıp, kendi kendilerine olabilecekleri alanlar vermelisiniz. Tabi zaman zaman bunu abarttığımız, fazla alan ayırdığımız bir iki örnek oldu.
Trendyol
Trendyol ofisini 2013’te, Markafoni’yi 2015’te yapıyorsunuz.
Trendyol girişti, Markafoni de gelişme.
Tabi arada iki sene fark var, malzemeler değişiyor, teknoloji değişiyor…
Siz değişiyorsunuz, bakış açınız aynı deseniz de değişiyor, deneyiminiz artıyor.
Markafoni