İTÜ Mimarlık’tan 2004 yılında mezun oldum. Okuldan sonra bir yıl İstanbul’da çalıştım. 2005’te Interior & Living Design master programı için Milano’ya Domus Academy’e gittim. Programın başlığı Interior & Living Design olmasına rağmen Shiseido’nun parfüm şişelerini tasarlayan bir ürün tasarımcısıyla bile çalışma fırsatımız oldu. Çok değişik profesyonellerden seminerler dinledik. İlgilendiğiniz bir konuysa onlarla birebir iletişime geçebiliyordunuz. Öğrenciyi çalışma hayatına hazırlayan 1,5 yıllık yoğun bir programdı. Toplamda 5-6 proje ve bir bitirme projesi yaptık. Tabi Milano’da olunca tasarım dünyasını da yakından takip etme imkanım oldu. Bağlantılarını iyi kurduğunda orada bu işin duayenleriyle bir şekilde tanışıyorsun. Özellikle Salone del Mobile döneminde büyük firmalardan profesyonellerle tanışıklıklarım oldu. Bir süre Milano’da çalıştıktan sonra 2010’da İstanbul’a döndüm. Aynı yılın Ekim ayında Habif Mimarlık’a başladım ve o günden beri buradayım.
Üniversitedeyken stajımı Hakan’ın eski ofisi Net Mimarlık’ta yapmıştım. O dönemki ekip arkadaşlarımdan Nagehan ofisten ayrılırken burada bir pozisyon olduğunu haber verdi. Sonra geldim, Hakan’la görüştük, 8 yıldır da burdayım. Son birkaç yıldır benim gibi uzun süreli çalışanlarımız var, istikrarlı bir şekilde devam ediyoruz. İlk geldiğim dönemde daha çok sirkülasyon vardı ama şu an bir çekirdek kadro oturtuldu.
Hakan’la aramızda patron-çalışan ilişkisi yok, iki partner gibiyiz. Zaten çalışma sistemimizi de biraz öyle oturttuk. Egolarından tamamıyla sıyrılmış, buraya en son gelen junior’un bile fikirlerine çok önem veren, yeri geldiğinde al sen götür diyebilen bir mimar Hakan. Birlikte çalışması çok keyiflidir, sizi olabildiğince özgür bırakır. İlgili mimarı bunaltmadan işi bir şekilde dışarıdan kontrol eder. Bir şey danıştığınızda her zaman ordadır.
Habif Mimarlık çok fazla hiyerarşisi olmayan, sanki 4-5 arkadaş bir araya gelmiş de birlikte çalışıyormuş gibi, tam bir ekip havasında çalışan bir ofis. Esnek ve konforlu bir ortamımız var. Hepimiz bir masanın etrafındayız, ne oluyorsa herkesin haberi oluyor. Şu anda 5-6 mimarız ama yaptığımız işler bence bu ölçeğe göre daha büyük işler. Özellikle yurtdışındaki ofislerde bizim yaptığımız kapasitedeki işleri en az 12 kişilik takımlar yürütüyor. Herhalde bir şekilde sistemi iyi oturttuk. Son dönemde çok fazla ofis projesi yaptık, o konuda uzmanlaştık diyebilirim. Artık işler daha sistematik, daha organize yürüyor. Yeri geliyor 6000 – 7000 m2’lik ofisler de yapıyoruz ama zorlandığımızı söyleyemem. Genelde herkesin belli bir projesi var ama bu projenin ölçeğine göre değişiyor. Büyük ölçekli bir projeyse 2-3 kişi o projeye kanalize oluyor. Ya da kimi zaman birbirimizden yardım alıyoruz. Özellikle ofis projeleri yaptığımız için işverenden de kaynaklı olarak çok uzun süreçler yaşanmıyor. Hiçbir zaman 2-3 yıl süren ofis tasarımları, uygulamaları yapmadık. Bunlar maksimum 4-5 ayda sonlandırdığımız projeler. O yüzden ofiste hep bir dinamizm var, kimse bir projenin üzerine çöküp hantallaşmıyor.