Endüstri çağından bilgi çağına geçmiş bir dünyada yaşasak da endüstri yapılarının yakın bir gelecekte tümüyle gündemden çıkmayacağı açıktır. Günümüzde endüstri çağının klasik Taylor ilkelerine dayalı üretim biçimleri ortaya çıkmaktadır. Bu tür üretim, çalışan insan sayısını dramatik bir şekilde azaltmakta, bu da endüstri yapısı kavramını ciddi bir şekilde değiştirmektedir. Milano'da tek tip ilaç üreten bir fabrikada, ham ve mamul madde ulaşımının, kendi kendine hareket eden küçük tekerlekli araçlarla yapıldığını, tartı, karışım ve baskının otomatik makinelerle gerçekleştirildiğini, işçi sayısının aynı miktarda üretim yapan bir fabrikaya oranla yüzde seksenlere varan oranlarda azaldığını gözlemlemiştik. Deneme niteliğinde inşa edilen bu fabrikanın, doğal olarak bizdeki gibi idare binaları, geniş işçi sosyal tesisleri de yoktu.
Kimyasal ürünler fabrikası, Luban, Polonya
Mimar: Hans Poelzig (1911-1912)
Mimarın ekpresyonist yaklaşımının erken ürünlerinden
Kaynak: Arredamento Mimarlık (Şubat 2001)
Bu kadar köklü olmasa da her tür üretimde yöntemlerin yenilenmesi, gelişmiş ülkelerde 2. Dünya Savaşı'ndan sonra inşa edilmiş bir çok endüstri yapısını şimdiden devreden çıkarmış durumda. Bu yaz Washington New York arası bir tren yolculuğunda, kentlerin dışında bu tür terkedilmiş çok sayıda yapı görmüştüm. Almanya'da bir çok endüstri yapısının şimdi müzelere, kültün merkezlerini dönüştürülmesi çabaları var.
20.yüzyılın ikinci yarısında, alıştığımız endüstri yapılarında makineler tek tip üretim için tasarlanmış ve ona göre üretim yapıyor. Halbuki yeni endüstrilerde makinelerin bir çok üretimi yapabilecek şekilde tasarlandığı duyuluyor. Henüz Türkiye'ye gelmese de bu tür flexibl üretim yapabilecek makineler, tek tip ürün yapan makinelere göre tasarlanmış endüstri yapısı kavramında herhalde köklü değişikliklere yol açacak. Bu tür makinelerle birlikte, hammadde ve mamul madde stoklarının minimuma indirildiği, dolayısıyla bu stoklar için yer gereksinmesinin neredeyse sıfırlandığı bir üretim anlayışından da söz ediliyor. Kuşkusuz bu anlayış yeni bir tür üretim planlamasını, hammaddenin istendiğinde, vakit kaybetmeden getirilmesini, üretimin de anında sevk edilmesini gerektiriyor. Bu anlaşışın yapı büyüklüklerinden başlayarak, yer seçiminde, yapıların fiziksel gereksinmelerinde ne gibi değişiklikler getireceğini henüz bilmiyoruz. Endüstride öncü bir ülkenin mimarları olmadığımıza göre de anlaşılan bu değişiklikleri izlemekle yetineceğiz.