“İnci Pastanesi de giderse, Beyoğlu’nun büyük bir parçası ölür”

16 Mart 2010

İnci Pastanesi'nin "iyi koruduğu" tek şey ise, elbette mekanı değil. Burası, profiterolü ile de hala rakip kabul etmediğini her fırsatta ilan ediyor. Musa Bey "Herkes profiterol yapıyorum diyor ama sadece isim vermekle olmuyor" diyor ve işin sırrını aktarıyor: "Kullanınca en iyisini kullanacaksınız. Kakaosu, yağı, sütü ve hatta un kalitesinden bile fark ediyor." Bir yandan da müthiş derecede kendinden emin bir tavırla diğer pastanelere taş atıyor: "Bugüne kadar profiterolü bizim kadar iyi yapan olmadı. Çok denediler. Yazmışlar profiterol diye ama, onları görünce ben kendimden utanıyorum."



Öte yandan İnci Pastanesi'ni özel kılan bir diğer özelliği, İstanbul'daki kentsel devingenliğin odak nokatalarından biri sayılabilecek Beyoğlu'ndaki değişimleri birebir yaşamış bir tanık olarak hala ayakta durması… Musa Bey bölgenin "beylerin yaşadığı Beyoğlu"ndan 70'lerdeki konfeksiyoncu dalgasına, "batakhane" bellenen bir İstiklal Caddesi'nden Nurettin Sözen yönetimindeki yeniden canlanma projesine ve bugünlerin müthiş ekonomik ve sosyal döngüsüne uzanan yaşam öyküsünü anlatıyor kısaca… Ve "Eskiden buradan trafik yüzünden geçemezdin, şimdi ise insan selinden geçemiyorsun" diyor. "Dünyanın neresinde 24 saat açık bir yer vardır?"

 

Ancak İnci'nin yüksek tavanlı ferah mekanında, açılıp kapanan kapının çıngırağından yansıyan tiz sesin eşlik ettiği ve kaçınılmaz olarak romantizm ve nostalji dolu sohbetimize, bir anda umutsuz bir hava hakim oluyor. Musa Bey, 70 senenin ve koca bir hikayenin ardından İnci için de son demlerin yaklaştığını söylüyor: "Son sahipleridir bunlar... Yarın öbür gün herkes kapısını kitler gider." Fakat bir anda anlıyoruz ki bu kötümserlik, İnci Pastanesi'nin de içinde bulunduğu binanın yıkılması üzerine yıllardan beri süren bir tartışma ve kavganın bıkkınlığının etkisi…



Musa Bey, içinde bulundukları binanın 89'dan bu yana yap-işlet-devret modeli ile yıkılmak istendiğini ve kendilerinin de yapının yok olmaması için mücadele verdiklerini aktarıyor. Doğal olarak ilk sorumuz, tarihi yapının ayakta durmaya gücünün kalıp kalmadığı oluyor. "Onlar da strüktürü mazeret gösteriyorlar" diyor, yapının güçlendirilmesi söz konusu olabilecekken veya onu kurtarmak adına tüm diğer çareler aranmamışken "yıkma" eyleminin gündeme gelmesinden duyduğu rahatsızlıkla… Ve ekliyor: "Üniversiteden hocaları getirdik; bilirkişi ‘Bu binanın toprağı bile tarih' dedi." Belli ki binanın sahibi olan Emekli Sandığı ne yazık ki aynı fikirde değil.



Musa Bey de, hak veremesek de garip bir şekilde içimizi sızlatan, belki de her seferinde Markiz'in önünden geçtiğimizde dudaklarımızından dökülen "keşke"leri kurma ihtimalimizi bize hatırlatan bir şey söylüyor: "Bu bina da İnci Pastanesi de giderse, Beyoğlu zaten kültürünü yok etmiştir. Beyoğlu'ndaki her şey yok olmaz belki ama onun büyük bir parçası ölür."


Konak Pastanesi
Bahar Pastaneleri
İnci Pastanesi
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :