Kıyı Kanunu Değişiyor: “Koruma”, Kamu Yararı”, “Meşruiyet” Kavramlarına Yeni Yorumlar

17 Temmuz 2008

Tasarının bu kabuller ışığında irdelenmesi

Amaca Yönelik

Tasarının amacı (Madde 1) , "Deniz, tabii ve suni göl ve akarsu alanları ile bu alanların etkisinde bulunan kıyıların ve kıyıları çevreleyen sahil şeritlerinin" korunması ve kullanılması olarak belirlenmiştir. Mevcut yasa ise, sahil şeritlerini kıyının devamı olarak nitelemiştir. Bu niteleme kıyı ve sahil şeritlerinin koruma ve kullanımına yönelik her türlü eylemin bütüncül olarak ele alınmasını öngörürken, taslakta bu bütüncüllüğün vurgulanmaması, getirilecek kararların da ikili bir yapıya sahip olabileceğini düşündürmektedir.

Tanımlara Yönelik

Tasarı ile "su alanı", "yatırımcı", "fizibilite raporu" gibi yeni tanımlar getirilmektedir. Su alanı tanımının açık olmamasının yanısıra, su içine giren ya da su üstünde tasarlanan yapılara da olanak sağlayabilecek yorum ve değerlendirmelere yol açabilir. Yatırımcı ve fizibilite raporu tanımları ise kıyılara birer "ticari işletme" ve "rant" konusu olarak bakıldığını göstermektedir. Öncelikli olarak korunması, kullanım kararı getirilecek ise kamu yararına olması ve karşılık ödenmeksizin herkesin serbestçe yararlanması öngörülen alanların bir kullanıcıya "emanet" edilmesi, nedeni zor anlaşılan bir karar olarak yorumlanmaktadır.(2)

Herhangi bir yatırımcının kendi kullanmayacağı yeri planlamayacağı, bir plan hazırlama sürecinin ise uzun ve zahmetli olduğu düşünüldüğünde, yatırımcı doğal olarak ekonomik olabilirliğini uygun gördüğü bir yatırım yapacaktır. Bu yatırım yaklaşımı, kıyıların ve su alanlarının korunması gerekli nitelikleri ile olasılıkla bağdaşmayacaktır.

Yine tanımlar bölümünde, mevcut tasarıda "sahil şeridi"nin başka bir koşul konmaksızın 100 metre olarak belirlenmesine karşın, tasarıda bu şeridin "Kullanış amaçlarına göre, kırsal ve kentsel yerleşmelerin yerleşik alanlarında en az 50 metre genişlikte" olacağı hükmü, bu alanlarda ciddi yapılaşma sorunları yaratacaktır. Bu hükmün, ikinci 50 metre içinde halen mevcut yapıları "meşrulaştıracağı" akla gelmektedir. Ayrıca "kullanış amacı" sözcüğü de korumayı olumsuz etkileyebilecek çok geniş yorum ve kararlara yol açabilecektir.

Tasarıda yer alan "geri saha" ve "bütünleşik kıyı alanı" kavramlarının tanımlanmaması halinde, bu kavramlardan yola çıkan yaptırımların ölçek ve niteliği tümüyle "idare"nin takdirine bırakılmış olacaktır.

Kullanım ve Yapılaşmaya Yönelik

Yeni yasa tasarısı mevcut 6. Madde'de bir değişiklik yaparak yapılaşma gerektiren kullanımları iki ana başlığa ayırmıştır. Bunlar:
a) Kıyıyı korumak amacına yönelik alt yapı ve tesisler,
b) Kıyının kamu yararı kullanımına yönelik altyapı ve tesisler,
olarak belirlenmiştir.

(b) bölümünde "terminal, gar, otopark, park, yeşil alan, spor alanı, açık yüzme havuzu, su sporları tesisleri; lokanta, çay bahçesi, sergi üniteleri, idare binalarını da içeren fuar ve rekreasyon alanları gibi alt yapı ve tesisler" yer almaktadır.(3) Kullanım çeşitliliği ve yoğunluğu ile kullanımın gerektirdiği yapılaşmanın mimari biçimlenmesi açısından tasarının en önemli vurgularından bir olan bu bölümde, tanımlanan hizmetlerin bir bölümünün mutlaka kıyıda yer almasının ne kadar gerektiği tartışılması gereken bir konudur. Ayrıca bu tesislerin kamu yararı ve kıyılardan bedelsiz yararlanma kabulleri ile ne kadar bağdaşacağı ayrı bir tartışma konusudur.

Bu noktada, kamu yararı kavramının tekrar ele alınması, ortak ölçütler geliştirilmesi ve geniş bir "ortak kabuller dizisi" oluşturulması ön koşul olarak görülmektedir. Değişik yorumlara, planlama kararlarına ve bu kararlara bağlı izinlere yol açabilecek sözcüklerin, ne kıyıların korunmasına, ne de kamu yararına değerlendirilmesine hizmet etmeyeceği açıktır.

Mevcut yasanın 8. Maddesinde yapılmak istenen değişiklik, kamu yararına olmayan ve kamu kullanımını öngörmeyen yeni fiziksel müdahalelere yol açmaktadır. Çok ayrıntı gibi gözükmekle beraber, mevcut yasada bulunan "Uygulama imar planı bulunan yerlerde duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz" hükmü yeni tasarıda kaldırılmış ve kamunun, başka grupların yararına kıyıdan uzaklaştırılması öngörülmüştür. Yasada olmasına karşın engellenemeyen bu "engellerin" yasadan çıkartılması halinde kıyılarımızı sadece denizden ya da gölden izleyebileceğimiz açıktır ve bu hakkın kamunun elinden alınmasının kimlere yarayacağı tartışılmalıdır. Yine aynı maddede "Sahil şeritlerinde 6. Madde'de belirtilen yapı ve tesislerle bütünleşen ve devamı olan yapı ve tesisler yapılması"na izin veren tavır daha önce de belirttiğimiz gibi "her yeri yapılaştırarak ve özel girişimci eliyle kullanmak" ana tavrının kaygı yaratan bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

Planlamaya Yönelik

Son yıllarda yürürlüğe giren çeşitli mevzuat ile değişik plan tanımları yapılmış ve bu planları yapmak ve onamak yetkisi değişik kurumlara verilmiştir. Kıyı Yasa Tasarısı'nda da buna benzer bir yöntem izlenmiş, tanımlar bölümünde "yatırımcı" sözcüğü ile ilk ipucunu gördüğümüz yeni tavır, mevcut yasanın 7. Maddesinde öngörülen değişiklikle daha da belirginleşmiş ve ayrıntıya kavuşturulmuştur. Öneri maddenin ilk bendinde "[…] kullanımlara ilişkin imar planı teklifi, yatırımcı tarafından mevzuata uygun olarak ve fizibilite raporu ile birlikte hazırlanır, hazırlatılır ve İl Özel İdaresi'ne sunulur." denilmektedir. Planların Bakanlıkça onanması halinde yürürlüğe gireceği belirtilmiş olmakla beraber, mevcut yasanın 5. Maddesi'ne göre devletin hüküm ve tasarrufundaki (ki bu hüküm yeni tasarıda da korunmaktadır) kıyıların planlanması yetkisi, burayı kullanacak ve çıkar sağlayacak özel girişimcilere devredilmiş bulunmaktadır. Plan yapma ve yaptırma yetkisinin kamuya özgü olduğu düşünüldüğünde bu yeni tavır kabul edilmemelidir.(4)

Kıyı alanlarındaki planlama sürecine ilişkin bu tavır, fiziki planlama konusunda yerel yönetimlerin etkin olmasını öngören 5393 sayılı Belediye Yasası, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Yasası ile de çelişmektedir. Tasarıda öngörülen değişikliklerle yerel yönetimlerin planlama etkinliği azaltılmakta, "yörenin sahibi"nin sahip olduğu yöreye ilişkin öngörülerinin dikkate alınmadığı bir model oluşturulmak istenmektedir.

Geçmişteki Olumsuzlukların Meşrulaştırılmasına Yönelik
Kıyılar gibi çok duyarlı ve kamu yararına kullanım, düzenlenmesi esas olan alanlarda, daha önceki yıllarda değişik mevzuata göre oluşmuş düzenleme ve yapılaşmaların ciddi olarak irdelenmesi, kişi ve kuruluşların meşru haklarının saptanması ve verilecek yeni haklar konusunda "titiz" ve "cimri" davranılması gerekir.

Tasarının geçici 1. Maddesi, imar planı bulunmayan alanlarda daha önce mevzuata uygun yapılmış yapı ve tesisleri doğru bir referans olarak kabul ederek yeni planların bu referanslara göre (yani yapı ve tesislerin cephe hatları sahil şeridi kabul edilerek) düzenlenmesini öngörmektedir. Mevcut hakların korunması kabul edilebilirse de, yeni hakların eski düzeylere çekilmesi doğru bulunmamaktadır. Bu davranış sahil şeritlerini daraltarak kamuya açık kullanım alanlarını azaltmakta, 50 metrelik, 100 metrelik yaklaşma sınırları koyarak, bir dönemde mevzuata uygun yapıların bu sınırlar içinde tekrar yapılmamasını öngören temel politikayı göz ardı etmektedir. Bu davranışın da meşruiyeti tartışılmalıdır. (5)

Ek Madde 4 ise, olumsuzluğu meşru hale getirme çabasını bir adım daha ileri götürmüş, 1992 yılından önce neredeyse hangi koşula bağlı (ya da bağlı olmayarak) oluşmuş yapı ve tesislerini sahil şeridinin belirlenmesinde referans olarak vermiştir. Bu yaklaşımla imar planı bulunmayan alanlar kısmi yapılaşma içine sokulmakta, sahil şeridi yine kamu zararına daraltılmakta ve bir "örtülü af" getirilmek istenmektedir.(6)

Akçalı Konulara Yönelik

Yasa Tasarısı'nda kıyıda kalan özel mülkiyete konu arazilerin kamulaştırılması amacıyla emlak vergisinin % 5'inin "kıyının korunmasına katkı payı" olarak ayrılması öngörülmüştür. Ek Madde 3'te ise konu daha da ilginç bir boyut kazanmış ve özel mülkiyete konu arazilerin kamulaştırma bedellerinin bu kez yatırımcı tarafından karşılanması öngörülmüştür. Kıyılardaki özel arazilerini satmayan ya da kendisi değerlendirmek isteyen vatandaşları "yatırımcı çıkarı adına cezalandırmak" anlamına geldiğini düşündüğümüz bu kuralın sürdürülebilirliği ve meşruiyeti tartışılmalıdır.(7)


Yasal Durum
Kıyının bu tarafı
İstanbul Plajlarının Dünü Bugünü
Hatırlamakta fayda var...
Yorumsuz
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :