Proje özelinde değil de genel anlamda soracak olursam, mobilya üretimine yönelik deneyiminiz olduğu için mekâna özel tasarımlar da Karbon ekibinden çıkıyor değil mi?
Akgün Özüekren: Evet, bütün projelerde mekana özel mobilya tasarımları yapmaya çalışıyoruz. Çünkü o biraz alamet-i farikası haline geliyor işin.
Selen Selviler Özüekren: O basit kafeterya masaları bile çok eğlenceli tasarımlara dönüşebiliyor. Çok klişe gidebilir, masa tablasını alıp bana bir tane Mado ayağı ver deyip, üst üste koyup bitirebilirsiniz ama nerdeyse yaptığımız her mağazada yeni bir masa tasarımı ortaya çıkıyor.
AkgünÖ: Tabii bu yatırımcıya ve bütçeye bağlı. Kimileri bir yerden hazır bir şeyler almayı tercih edebiliyor ama ona bile yeni bir şey eklemeye çalışıyoruz. Oradan aldık koyduk olmasın. Bazı müşterilerimizle IKEA mantığıyla çalıştığımız da oluyor. IKEA önce fiyatı belirleyip oradan tasarıma gider ya, ne tasarım yapacaksak bu bütçeye göre yapmamız lazım deyip, teraziyi dengelemeye çalışıyoruz.
SelenSÖ: Bir ahşap yatkınlığı da var Akgün’ün. İşin içine ahşap girdikten sonra tasarlamadan hazır almak olmuyor. Mesela Yanyalı Fehmi Lokantası’nda duvarlara varıncaya kadar her yerde ahşap giydirme var ve hepsi de özel köşeler halinde tasarlandı.
AkgünÖ: Yanyalı Fehmi, Kadıköy çarşısının girişinde 150 yıllık bir restoran. Çıtasına, aydınlatmasına kadar bayağı bir işledik. Uzun sürdü ama güzel, keyifli bir iş oldu. Bir diğer asırlık markamız da Yanyalı Fehmi Lokantası yani…
Yanyalı Fehmi Lokantası
“Çokdisiplinli olmanın yanında, bütüncül yaklaşımı da önemsiyoruz”
Peki kurumsal kimlik ve iç mekan tasarımının yanında mimari projesini de üstlendiğiniz işler oldu mu?
AkgünÖ: Evet, öyle çalışmalarımız da oldu. Ben restorasyon geçmişimden dolayı “eski kafa” tarafına biraz daha yakın olduğum için işe daha bütüncül yaklaşıyorum. Mesela Divan Oteli yıkılıp yerine yenisi yapıldığında çok üzüldüm. Mobilyasına kadar düşünülmüş çok kıymetli bir yapıydı. Çokdisiplinli olmanın yanında, bütüncül yaklaşımı da önemsiyoruz. Şu ana kadar birçok farklı tipolojide iş yaptığımız için ölçek anlamında da bir çekincemiz yok.
SelenSÖ: Kentsel dönüşüm ilk gündeme geldiğinde bir iki tane bina deneyimimiz oldu. Ama baktık ki hiç iyiye gitmiyor, tam vaktinde kaçtık o işten. Sonra Türkiye genelindeki tarihi alanlarda, müze girişlerindeki kulübelerin yapılması gündeme geldi. Küçük bir ölçek de olsa onların hemen hemen hepsi sıfırdan yapıldı. Her yeri tek tek gezip yaptık.
Yaratıcılığınızı maksimum seviyede kullanabileceğiniz işler size daha cazip geliyor galiba.
SelenSÖ: Evet, eğer ticari kaygılar işe çok fazla engel oluyorsa, bunu yapabilecek çok daha uygun firmalar var.