Sezi Zaman

06 Mayıs 2011

Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden 2007 yılında mezun oldum. Bir sene kadar başka bir planlama ofisinde çalıştım ama çok fazla iş tecrübem yoktu. Şehir Plancıları Odası'ndaki arkadaşlarım vasıtasıyla Rota Proje'ye özgeçmişimi gönderdim ve dört senedir Okan Bey'le birlikte çalışıyorum.

Denge Mimarlık'la birlikte birkaç yarışmaya katıldık. Bir arada iyi bir ekip oluşturduğumuz görülünce, "Neden birlikte bir yere çıkıp bu işi beraber yürütmüyoruz?" denildi. Ayrı firmalar olsak da aynı mekanı, aynı projeleri ve aynı düşünceleri paylaşıyoruz.

Yalın Mimarlık henüz yeni bir ofis ama yola aynı şekilde devam ediyoruz. Aramızda kesin çizgiler yok. Bilgim olan konularda her iki ofisin işlerine de yetişmeye çalışıyorum. Gerektiğinde "office boy" oluyorum, gerektiğinde muhasebeci oluyorum, ofisi daha iyi bildiğim için her şeyden biraz bilmem gerekiyor gibi hissediyorum.

Yarışma projelerine Okan Bey'le ve dolaylı olarak Selçuk Bey'le birlikte başladım ve çok hoşuma gitti. Yorucu olmasına rağmen, sabahlama durumu hala öğrencilikteki amatör ruhu taşıması açısından, eğlenceli vakit geçirmemizi sağlıyor. Projeyi teslim ettikten sonra yaşanan hafiflik, herhalde hiçbir şeye değişilmez.

Patron egosu denen bir şey varsa dahi bize hiçbir şekilde yansıtılmıyor çünkü herkes her şeyi yapıyor. Sadece çalışma saatleri içinde değil, mesai saatleri dışında da sosyal etkinlikler yapmaya çalışıyoruz. Basketbol oynuyoruz, mangal yapıyoruz… Katı sınırların olduğu bir ilişkimiz yok. Yeri geldiğinde bir abi kardeş gibi bizimle dertleşebiliyorlar. Tabi iş her zaman iştir ve o tür sınırları aşmamaya da özen gösteriyoruz.

Venezüella projesinde yer aldığım için çok şanslıyım. Türkiye'de kim, "Hadi bize 50 bin kişilik bir kent yaratın" der ki? Böyle bir sürecin içinde bulunmak çok güzeldi çünkü sıfırdan bir şeyler yarattık. Projede daha çok matematiksel hesapları üstlendim: Olması gereken donatı standartları, konut sayıları ve diğer analizler…Bunlarla ilgili destek verebiliyor olmak çok güzel bir histi.

Çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum çünkü hiçbirimiz tekniker gibi çalışmıyoruz. Kimse "git bize şunu çiz" demiyor. Hepimizin fikri alınıyor ve hiç kimse diğer disiplini elinin tersiyle itmiyor. Tüm fikirleri bir şekilde orta noktada buluşturuyoruz. Daha önce mimariyle ilgili bir şey bilmiyordum, şimdi bir yandan bunları da öğreniyorum. Bu da benim için çok büyük bir avantaj.

 


Ö. Selçuk Baz ve Okan Bal ile disiplinlerarası saadet üzerine
Yalın Mimarlık Ekibi
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :