NK: Peki Kitchen-ist neler yapar?
CT: Biz markayı ilk hayata geçirdiğimizde bir restoran işi ile başladık. Bütün marka kimliğini, hikayesini, konseptini oluşturduk ve o konsepte uygun olarak da bütün iç mimarisini tasarladık. Bu projeden sonra Alaçatı’da bir otel projesi geldi ve onunla devam ettik.
NA: Kitchen-ist için "marka-mekan tasarımı yapan multi disipliner bir tasarım mutfağı” diyebiliriz. Biz markayla ilişkisi olan her türlü mekanın A'dan Z'ye tasarımını yapıyoruz. Amacımız markanın kimliğinin mekan tasarımıyla örtüşmesi. Tabi ayrıca en önemli hedefimiz, “özgün kimliklere ve tasarıma sahip olan, akılda kalan marka mekanlar” yaratmak.
CT: Biz marka ve mekan tasarımını bu şekilde yapılması üzerine bir yön çizmeye, öncü olmaya çalışıyoruz. Üniversitelerde, farklı etkinliklerde bu konu hakkında konuşmalara gidiyoruz.
NK: Projeleri nasıl hayata geçiriyorsunuz?
CT: Proje bize sıfırdan da gelebiliyor, marka ile ilişkili her türlü projeyi yapıyoruz. Marka kimliği ve iç mekan tasarımının birbirini tamamlaması noktasında tasarım sürecimiz, müşteriye bir brief formu ileterek başlıyor. Bir araştırma sürecimiz var. Bu bazen uzun olabiliyor, ortalama 2-3 hafta sürüyor. Müşteriden gelen bilgilere ve bizim araştırmamıza istinaden Deliciously Brand Building yani DBB dediğimiz konumlandırmamızı yapıyoruz ve tek bir çıkış noktasına varıyoruz. Konumlandırma sisteminde rakipleri inceliyoruz, hedef kitlesini belirliyoruz. Bütün konsept, hikaye, tasarım her şeyi bunun üzerine kurguluyoruz. Aslında hep paralel ilerliyor. Çünkü bizce kimlik bütünlüğü için bu iki disiplin ayrılmaması gereken bir bütün.
NA: Projeye başlamadan önce ikimiz kısa bir süre ayrı ayrı çalışıyoruz. Sonra fikirlerimizi bir araya getiriyoruz. Hemen hemen birbiriyle örtüşen şeyler oluyor. Bu da aynı ekolden ve eğitim sisteminden çıktığımız için oluyor. Ayrı düştüğümüz konular da oluyor ama ikimizin de profesyonel olduğu alanlar ayrı olduğu için uzman olanın yönlendirmesiyle sonuca ulaşıyoruz.
NK: İki kişi çalışıyorsunuz, proje süreçlerinde ekipleri neye göre seçiyorsunuz? Sürekli çalıştığınız ekipler ya da kurumlar var mı?
CT: Biz tasarım odaklı çalışıyoruz, tasarım ofisiyiz. Projelerimizde mutlaka bir sanatçı ile çalışmaya özen gösteriyoruz, sanat geçmişimiz de olduğu için buna çok değer veriyoruz. Farklı disiplinlerden insanlarla da çalışıyoruz. Restoran ya da otelin ihtiyaçları farklı oluyor. Üniformaları oluyor, moda tasarımcıları ile çalışıyoruz. Ressamlar, heykeltraşlar, seramik sanatçıları, sahne dekor kostüm tasarımcıları ile çalışıyoruz. "Hangi restoranda nasıl bir şefle ilerlenebilir"den, aksesuar seçimine kadar bir nevi danışmanlık veriyoruz, her süreçte biz oluyoruz. Daha sonra çalışacakları iletişim ajansı olacaksa önerilerde bulunup, bağlantılarını yapıyoruz. Bütün süreci biz yönetiyoruz.
NA: Bütün süreci yürütmeyi özellikle istiyoruz ki markanın oluşmasında, temelleri atılıyorken sağlam olsun ve farklı yöne gitmesin. Ayrıca biz hareketli mobilyaları, aksesuarları ve aydınlatmaları öncelikle satın almaktansa, çizip onların imalatını yaptırma hedefindeyiz. Her proje için ürün denemelerimiz de oluyor.
Uğur Doğan: Bunların üretiminde kimlerle çalışıyorsunuz?
NA: Biraz değişiyor aslında, deniyoruz. Rahat çalıştığımız ekipler var ama her projenin ihtiyacı da farklı oluyor. Deneysel şeyler yapıyoruz projelerde. Denenmemiş malzeme, denenmemiş formlar bizi biraz zorluyor.
CT: Örneğin aydınlatmalarda değişik yollar arıyoruz.
NA: Türkiye’de zaten bu imalatları düzgün, detayında yaptırmak çok zor. Ekstra hiç tanışık olmadıkları bir şey istediğinizde sanatçılar çok işimize yarıyor. Son projede sahne dekor mezunu sanatçı İlayda Çeşmecioğlu ile çalıştık.