Kayseri Melikşah Üniversitesi’nde atölye yürütücülüğü yapıyorsunuz. Bu bağlamda eğitimci yönünüzden de bahsedebilir miyiz?
CS: Haftada bir gün, sabah gidip akşam dönüyoruz. Şu anda ülkedeki mimarlık eğitimine baktığınız zaman, her yerde üniversiteler, mimarlık fakülteleri açılıyor ama inanılmaz bir öğretim elemanı eksikliği var. Sadece gittiğimiz okuldan bahsetmiyorum. Farklı üniversitelerde hocalık yapan arkadaşlarımızın derslerine davet ediliyoruz, bazen söyleşilere gidiyoruz. Orada gördüğümüz şey de mimarlık eğitiminde büyük bir eksiklik olduğu. Bu duruma nasıl destek veririz diye düşünürken, Kayseri’deki bir yarışma vasıtasıyla ve sonrasında yarışmacı ekiplerden birinin yönlendirmesiyle Melikşah Üniversitesi’nden davet aldık. İki dönemdir orada proje yürütücülüğü yapıyoruz. Öğrencilerin ilgili olduğunu görmek bizi çok mutlu ediyor. Bu durumun bize de yararı oluyor. Bir gün içerisinde on beş ayrı projeye tashih verip zihnimizi dinç tutuyoruz. Bu bizim güncel kalmamızı sağlıyor. Bir yandan da öğrencilere bir şeyler katıp, meslek sevgisi verebiliyorsak ne mutlu.
Bir günü şehir dışında geçirmek ofisinizin işleyişini nasıl etkiliyor?
CS: Kayseri'ye gittiğimizde ofisi Zeynep devam ettiriyor.
DT: Genellikle her yarışmaya girmeye çalıştığımız, giremesek de ortaya bir fikir koyduğumuz için hafta sonu kavramı pek kalmadı zaten bizde. Öyle olunca bu durum haftanın herhangi bir günü okula gitmek gibi oluyor.
CS: Ofis işleyişimizden bahsedecek olursak, biz üç ortağız, ekibimizde bir de Bahar var. Projelere, yarışmalara göre zaman zaman ekibimizi genişletiyoruz. Stajyerlerimiz oluyor. Aslında piyasa işlerinde her projenin bir yürütücüsü oluyor, diğerleri ona destek oluyor. Yarışma döneminde de ortak akıl yürütüyoruz. Stajyerlerimiz, ekip arkadaşlarımız herkesin eşit söz hakkı oluyor. Bir yarışma açıldı ve girmeye karar verdik diyelim. Ekip içinden biri yoğunluğuna göre yarışmanın şartnamesini alarak projenin yerini, ihtiyaç programını inceleyerek arazisini düzenliyor ve bir sunum haline getiriyor. O sunumda herkes arazinin yerini, istenen projeyi görüyor. Sonra iş yoğunluğuna göre birkaç gün içe dönüp projeye yönelik eskizlerini oluşturuyor. Devamında ofisin iş programına göre bir araya geliyor ve düşüncelerimizi tartışıyoruz. Bazen herkes aynı şeyi çizmiş oluyor, bazense tamamıyla farklı şeyler çıkıyor. Ondan sonra ise ikna süreci başlıyor. Bir fikir ağır bastığı zaman onun üzerinden devam ediyoruz.
Senede ortalama kaç yarışma projesi yapıyorsunuz?
CS: Geçen sene 6 projede ödül aldık, 10-12 tane proje de çizmişizdir.
ZCA: Bazen bir yarışmaya iki alternatif yaptığımız da oluyor.
CS: Hepimiz aynı fikir üzerinde uzlaşamadığında, iki fikir öne çıktığında bazen iki proje çiziyoruz.
ZCA: İki alternatif hazırlayıp, sonraki aşamalarda karar verdiğimiz de oluyor.
Yarışmaların Türkiye’nin farklı noktalarında gerçekleşiyor olması da güzel aslında. Mimar olarak Türkiye genelini tanıyor olmak da önemli bir şey.
CS: Evet, artık Lüleburgaz’ı, Çanakkale'yi, Antalya'yı ezbere biliyoruz. Bunun daha da güzel olan yanı ödül almak. O zaman o şehre gidip yemek kültürlerini de deniyorsunuz. Şansımıza kazandığımız yarışmalar hep güzel yemek yapılan yerlerden oldu. Mersin, Adana…