Şu anda İstanbul Bağdat Caddesi'nde çok gündemde olan kentsel dönüşüm projelerinde yer alıyorsunuz. Bu süreç nasıl başladı?
CS: Ofisi kurduktan sonra hayata geçen ilk projemiz Çelem Loft oldu.
DT: İnşaat mühendisliği eğitimim burada işe yaradı. Okuldan bir arkadaşım ailece müteahhitlik yapıyordu. Kentsel dönüşümden faydalanarak Suadiye'de, Bağdat Caddesi'ne komşu bir parselde yeni bir yapı tasarımı yapmak istediklerini söylediler. Kentsel dönüşüm denilince biraz irkildik. Burada mimari tasarım konsepti dışında, belediye mevzuatı olsun, kentsel dönüşüm mevzuatı olsun bir sürü mevzuatla karşı karşıya kalıyorsunuz. İkincisi, kat malikleriyle karşı karşıya geldik. Onların istekleri doğrultusunda bir yapı tasarımı yapmak zorundaydık.
CS: İlk karşılaşmamız çok korkunçtu.
Kaç farklı malik vardı?
DT: Dokuz kat maliki vardı ama bazıları toplantıya ikişer kişi gelmişlerdi. Kalabalık bir grup masanın etrafında toplandık. Tabi bizi de karşılarında genç gördüler. Yaptığımız çalışmaları gösteriyoruz ama hep projede kalmış. Göstereceğiniz, gidip gezebileceğimiz bir yapınız yok mu dediler. O an bu ilk yapımız olacak diyemedim. Sonra toplantı boyunca o yapıyla ilgili düşüncelerimizi, hayallerimizi aktardık. Toplantının sonunda herkes ikna olmuştu. İlk yapımız Çelem Loft bu şekilde gerçekleştirildi. Bağdat Caddesi'nin en güzel röperlerinden birinde köşeyi tutan bir parseldi. Aslında mevcut yapı da balkonlarıyla, ferahlığıyla, denize açılmasıyla güzel ve yerini dolduran bir yapıydı. Ama statik olarak baktığımız zaman depremden çok zarar görmüştü, kolonlarında çatlaklar vardı. Yapının planını aynen koruduk, zaten kullanıcılar da plan tipi olarak yapıdan memnundu. Şu an mevcut yönetmelikler plan tipini neredeyse kendisi oluşturuyor. Merdivenin ne kadar yer kaplayacağından tutun da, asansörün ne kadar yer kaplayacağına kadar... Onlarla ilgili yorumda bulunamıyorsunuz çünkü bölgedeki metrekare ve satış maliyetleri çok yüksek. En ufak alan bile müteahhit için çok önemli. Öyle olunca, iyi proje üreten, iyi cephe oluşturan, iyi röper oluşturan yerine; iyi hesap yapan, daha büyük metrekare çıkartan iyi mimar olmaya başlıyor.
Biz bir yandan bu hesap sistemlerinin çok gerisinde kalmayıp, diğer yandan çizgimizden ödün vermeden nasıl bir konut dönüşüm projesi yapabilirizi sorguladık. Mevcut yapıyı gezdikten sonra ilk aklımıza gelen, plan bazlı bir şeyden çok hacimsel bir şey örgütlemek üzerineydi; yüksek tavanlı, ferah evler. Bu öneri müteahhit gruba da ilginç geldi. Aslında belli bir noktada bu onlar için handikaptı, maliyet artıyordu ama yine de bir noktada ikna ettik ve loft konsepti üzerinden devam etme kararı aldık. Bildiğimiz sanayi yapısından dönüşme loft değil de, yüksek tavanlı, daha ferah, daha hacimsel bir konsept... Tevazulu bir dikkat çekicilik üzerine yoğunlaşarak, belli bir ritmin tekrarı şeklinde bir cephe kurgusu oluşturduk. Aslında loft dediğimiz şeyi tam olarak müteahhidin dairelerinde yakalayabildik. Çünkü alt katlardaki maliklerin dairelerinde standardizasyonu bozamıyorsunuz. Müteahhidin son dubleksinde galeri boşluklu, daha gün ışığından yararlanan güzel bir daire ortaya çıktı.