Çelem Loft sürdürülebilir özellikleri ile de yeni bir örnek oluşturuyor aslında...
CS: Evet, bu bölgede yeşil bina konseptiyle üretilen ilk proje. Firma sahibinin yurtdışından getirdiği ve burada distribütörlüğünü yaptığı bazı ürünler kullanıldı.
DT: Binanız 20 katlı olsa da topraktaki radon gazı bu kata kadar etki edebiliyor. Bunu önlemek için müteahhit, birinci katta kör kalıp uygulamasıyla, kendi ithal ettiği kalıp tekniğini kullandı. Bu sistem üst katlara doğru çıkan radon gazını zemin kotunda kesintiye uğratarak, söz konusu gaz dönüşümünü sadece bodrum katta tutuyor. Zemin katta çözümlenen perdeleme sayesinde üst kattaki kullanıcı, fark edemediği bu zararlı etkilere maruz kalmıyor. Müteahhit firma aynı zamanda LEED sertifikası değerlendirme uzmanıydı. Dolayısıyla aktif ve pasif ekolojik mimari çözümlemeler konusunda da bizi hem yönlendirdi hem de teşvik etti. Binaya dışarıdan baktığınızda salt mimari tasarım ürünü bir yapı görebilirsiniz ama aslında arka planında gözükmeyen çok sayıda ekolojik çözüm var.
CS: Yağmur suyu ve gri su bodrum katta toplanıyor. Bahçedeki bitkiler geri dönüştürülen bu suyla sulanıyor. Çatıda güneş panelleri konumlandırdık. Bunlar bütün binanın enerjisini karşılayamasa da ortak alanların ve bahçenin aydınlatılmasına yetiyor. Tabi müteahhit grubun bunların üreticisi konumunda olması bir şanstı.
Peki yapı için belli bir sertifika hedefi konuldu mu?
CS: Onunla ilgili süreç devam ediyor ama sertifika türü henüz belli değil.
DT: Yapının kullanıcısıyla birlikte kendini tecrübe etmesi gerekiyor. O yüzden bu derecelenmeler henüz tamamlanmadı. Bina tamamlandıktan sonra önerilen sistemde entegre yapılar işliyor mu, işlemiyor mu, onun onaylanıp sürece dahil edilmesi gerek. Aslında müteahhidin kentsel dönüşüm programı çerçevesinde bu yakada çokça rakibi var. Bu rakipler de maddi olanak çerçevesinde birbiriyle yarışan, 'kurtlar sofrası' diye tabir edebileceğimiz güçlü yapılar.
Sonuçta Bağdat Caddesi İstanbul'un en cazip kentsel dönüşüm alanlarından birisi...
DT: Aynen öyle, müşterimiz olan müteahhit grup da bu konuda ayrışabilmek için ekolojik yapı tasarımını kendi lehine kullanmaya çalıştı. Sloganları şu oldu: Bizim yapılarımız ekolojik yapıdır, uzun vadede size geri dönüşü olacak yapılardır. Zaten o gün karşılaştığımız 9 kat malikini etkileyen de bu oldu. İstanbul bazında bir kentsel dönüşümden bahsediyorsak, kat maliklerinin 1-0 önde başladığı ve kendi istekleriyle müteahhidi seçtikleri bir dönüşümdü. Hele bir de böyle bir ekolojik farklılaşma görünce proje çok daha cazip geldi.
İlk yapınızı tamamladıktan sonra referans sıkıntısı da ortadan kalkmıştır. Sonrasında benzer işler geldi mi?
CS: Evet, şu anda bu bölgede yaptığımız başka dönüşüm projeleri de var. Bu projemizi görüp, hem ekolojik yaklaşımımızı hem de mimari yorumlamamızı beğenip bizimle irtibata geçen ve şu anda belediyede sürecini takip ettiğimiz projeler var. Onlarda da olabildiğince sürdürülebilirlik, dönüşüm, yeşil bina konseptini devam ettirmeye çalışıyoruz. Mesela Çelem apartmanında güneşlenme açılarının hesaplamalarını yaparak cam yüzey yoğunluğunu ona göre belirlemiştik. İkinci ve üçüncü projelerimize de oradan aldığımız tecrübeleri aktararak devam ediyoruz. Yani bir yandan da özel sektöre yaptığımız konut projeleri devam ediyor.
DT: Tasarımına direkt dahil olduğumuz, belediye süreçleri devam etmekte olan 3-4 tane yapımız var. Suadiye'deki yapı modeli kentsel dönüşümün dışında, kat maliklerinin devletten destek aldığı ve herhangi bir karşılık sonucu müteahhide devretmediği bir işti. O bakımdan diğerlerinden ayrışıyordu.
CS: Kat malikleri bizi bulup, "Binamızı yenilemek istiyoruz. Arada müteahhit yok. Birlikte bir proje hazırlayalım, onun üzerinden müteahhidi bulalım" dedi. Projeyi onların isteklerine göre hazırladık. Mesela birinci kat 3+1 iken, ikinci kat 5+1 veya birinde üç banyo varken, birinde bir banyo var. Her kullanıcıya ihtiyaçlarına göre farklı mimari çözümler getiren bir proje yaptık. O projeyi sonuçlandırdıktan sonra, yine ekip olarak bu projenin keşif metraj kısmını oluşturduk. Sonra hazırladığımız projeyi müteahhit gruplara sunduk. Daha sonra kat malikleri müteahhit gruba karar verdi. Şu anda birlikte belediye projelerini devam ettiriyoruz. Yani kentsel dönüşümde bir de böyle bir model var.
Evet, genelde hep müteahhit üzerinden gelişir projeler...
CS: Ama sağlıklı olan bu. Tabi maliklerin maddi olarak burayı yenileyebilecek gücü olması gerekiyor. Müteahhide daire vermek yerine, parasını verip binayı yaptırıyorlar.
DT: Yani orkestra şefi bu sefer gerçekten mimarlar.
CS: Müteahhide bakarsanız bu belki daha az sağlıklı bir yapı ama biz mimar olarak bunun daha doğru olduğuna inanıyoruz. Sürecin daha kolay ve sağlıklı işlediğini düşünüyoruz.
DT: Satıcı müteahhit olmadığı için metrekare ayarlama ve emsal değerleme konularında da özgür kaldık. Cihan'ın da bahsettiği gibi bir kere şablon, tip kat planı çıkmadı. Her kat malikinin isteği doğrultusunda birtakım varyasyonlar elde ettik. Ve her bir varyasyon da kendi içerisinde entegre çalışabildi. Birkaç isteğin bileşke çözümünden ziyade, her bir kat malikinin kendine ait çözüm önerisini getirmek, mimari anlamda yorucu ama daha fazla sayıda çözüm ürettiği için bir o kadar keyifli geldi. Bunun dışında, olaya ticari olarak bakmadık. İnşaat sonrası satışa emsal bir daire ortaya çıkmayacağı için yönlendirmelerimiz de bu yönde oldu. Tabi ki rantabl bir bina olmalıydı ama kat malikleri burada yaşamaya devam edecekleri için özel olarak onlarla çalıştık. Yine de her şey kentsel dönüşüm programı çerçevesinde ele alındı ve mevzuat ona göre ilerledi.