Şu anda kaç kişilik bir ekibiniz var?
OÖ: Sayımız projenin ölçeğine göre değişiyor. Şu an 16 kişiyiz. Bir dönem 5 kişiye indiğimiz de oldu. Sayı arttıkça bu başka idari yükler getiriyor. Bunu yönetebilmek ayrı bir meziyet. İdareye ayrılan vakit artınca mimarlığa kalan vakit azalıyor.
HB: Büyük ekipler farklı bir kurumsallaşma gerektiriyor. Biz en başından beri küçük ölçekli bir ofis olarak ürettiğimiz kurumsal çerçevede hareket etmeye çalışıyoruz. Farklı disiplinlerin dahil olmasıyla ya da ekibin büyümesiyle durum farklılaşıyor. Kalabalık ekiplerle çalışmak ölçek olarak daha büyük projeler değil, daha çok proje üretmenizi sağlayabilir. Daha iyi ve daha büyük projeler yapmak isteyen idealist mimarlık ofislerinde artırılması gereken şey çalışan sayısı değil, departman ve uzmanlık alanları olmalı. Türkiye’nin ekonomik ve sosyal koşulları maalesef bu kurgu için çok uygun değil. Bu nedenle biz kontrol edilebilir bir sayı ve ölçekle çalışmayı tercih ediyoruz.
OÖ: ODTÜ’deki bir seminerde, yanlış hatırlamıyorsam Han Tümertekin, bir masa etrafında toplanabilecek sayıda mimarın ideal bir mimarlık ofisi ölçeği olduğunu söylemişti. Bizi etkileyen, benimsediğimiz bir görüş bu.
Peki ofisinizdeki iş bölümü nasıl?
OÖ: Birbirimizin proje yönetim süreçlerine karışmamayı öğrendik. Birbirimizin yönettiği projeleri kritik ediyoruz ama projeyi beraber yapmaya çalıştığımızda birbirimizin önünü kestiğimiz durumlar olabiliyor. Bu nedenle proje özelinde biri yönetimi üstleniyor, o projeye uygun ve gönüllü ekip arkadaşlarımız ile bir takım oluşturuyoruz.
Ekip içinde uzmanlık alanlarınız var mı?
HB: Herkesin kendini yakın hissettiği bazı konular olabiliyor. Konut uzmanı benim. (Gülüyor) Ama eğitim altyapısı olarak benzer okullarda okuduk, benzer dersler aldık, mesleki hayatımızın çoğunda da beraberdik. Dolayısıyla birçok konuda benzer düşüncelere sahibiz. Farklı kişisel becerilerimiz var ama birbirimize çok yakın olduğumuz için öyle bir ayrım yapmadığımızı söyleyebilirim. Onur’un yönettiği ekip yardım istediğinde yönetici şapkamı bırakıp ekibin bir parçası olarak çalışabiliyorum. Aynı şey Onur için de geçerli. Yürüttüğüm bir projenin desteğe ihtiyacı olduğunda Onur ekibimizin bir parçası olabiliyor. Ekip arkadaşlarımdan bana iş delege etmelerini istiyorum. Düşey hiyerarşiyi yönetim tarafında tutup, proje süreçlerinde yatay hiyerarşi ile çalışıyoruz.
OÖ: Duygu ve ben daha çok iletişim ve sunum tarafındayız. Heves’in ise mimarlıkla ilgili her türlü konuda çok daha iyi olduğunu tekrar belirtmek isterim.
HB: Bir de yapılan işi eleştirme konusunda çok iyiyim. (Gülüyor)
OÖ: O da okuldan gelen bir alışkanlık olsa gerek.