“Kalecik Kültür Merkezi’nde en büyük zorluk, Selçuklu-Osmanlı tarzı beklentisiydi”

14 Şubat 2019

Ofisin kurulduğu dönemde zor bir konu olan ve uzmanlık gerektiren hastane konseptiyle işe başladığınızı söylediniz. Sizi bir araya getiren ve işverenin size güvenmesine vesile olan güçlü yanlarınız nelerdir? 

OÖİlk projemiz, o sırada birlikte çalıştığımız Fadime’nin bir tanıdığı vesilesiyle geldi. Bu projede kendimizi test etme fırsatı bulduk. İşveren bir süre projenin altından kalkıp kalkamayacağımıza baktı. İşler yolunda gitti ve proje devam etti. Kişisel ilişkilerin özellikle başlangıçta çok önemli olduğunu anladık. İnsanların sizi nasıl gördüğü ve bildiği bütün işlerde olduğu gibi, mimarlıkta da çok önemli. Sonraki işlerde de önce test edildik. Küçük ölçekli bir proje veren, kağıdın kenarına bir şey çizdiren de oldu.

HB: Başlarda bu iş için neden bizi seçtiler diye düşündüğümüz zamanlar oldu. Gerçek olmak için “fazla iyi” bir hikaye diye düşündük.

Fakat sonrasında mimari problemin zorluğunun yanında, yerel idareler ve işverenler ile iletişim süreçlerinin güçlüğü nedeniyle aslında hayal ettiğimiz kadar “iyi” olmadığını deneyimlemiş olduk. 

Kalecik Kültür Merkezi projeniz World Architecture Awardsun 25. döngüsünde ödüle layık görüldü. Sizce bu ödülü vermelerinin nedeni neydi? Projenin öne çıkan özelliklerinden bahsedebilir misiniz?

OÖ: Temel kriter neydi bilmiyorum ama proje sürecimizden bahsedebilirim. Kötülemek adına söylemiyorum ama bu aslında tipik bir Türkiye hikayesi. Yerel idare bizden Selçuklu-Osmanlı tarzında bir kültür merkezi tasarlamamızı istedi. Bu halihazırda tartışmalı bir konu. Sanat tarihi ya da mimarlık tarihi konusunda uzmanlığımız olmadığı gibi, bildiğimiz ve uyguladığımız bir tarz da olmadığı için projeyi doğrudan bu şekilde yapamayacağımızı, ancak yeni bir yorum getirebileceğimizi belirttik. İşin asıl zor etabı bu oldu. Bir revak görselinden yola çıkarak dijital bir öneri ürettik, kolonları başka formlara dönüştürdük. Hakikaten uzun bir süreç oldu. Bu küçük ölçekli proje için defalarca Kalecik’e gittik ve sonunda beklediklerinden farklı bir yaklaşım olmasına rağmen ikna oldular. Yapının projelendirme ve üretim aşamasında da zorluklar yaşadık. Ankara’da görüştüğümüz firmalar statik hesabının karmaşıklığı nedeniyle bu diagrid kolonları çalışmayı tercih etmedi. Bu konuda bize İstanbul’dan Cem Özer ve ekibi destek verdiler. Statik hesaplarla birlikte sistemi kurduk ve projeyi inşa edilebilir hale getirdik. Belediye Başkanı’nın “bizim çağdaş bir projemiz var” diye anlattığını sonradan öğrendik. Böylece proje hoş bir noktaya geldi. Bu projede bizim için en büyük zorluk “Selçuklu-Osmanlı” beklentisini başka bir hale getirmeye çalışmak oldu. Bence projenin başarılı olmasının gerekçesi bu; ama belki de kapak görseli iyi olduğundandır. (Gülüyor)


Motto Mimarlık Kurucuları ile
Tasarım Ekibi ile
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :