Mehmet Ali Ak

20 Kasım 2012



Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bölümü 2009 mezunuyum. 2008 yılından beri Özer (Uğur) Bey ile çalışıyoruz.

Üniversiteye 2005'te başladım. Üçüncü senemde Erasmus'la İtalya'ya, Politechnico di Bari Üniversitesine gittim. Bir sene orada kaldım. O zaman iyi ki gitmişim diyorum çünkü hem şua iş yoğunluğundan ötürü öyle bir zamanım yok hem de İtalyan kentlerini, Barselona'yı, Paris'i gezme fırsatı buldum. Tabi ki İtalya'da çok fazla yeni proje yok ama tarihi dokunun korunabilmiş olması Türkiye'den çok farklı o anlamda… Yaptığınız projeler bile buradakilerle taban tabana zıt.

 

Üçüncü sınıf sonunda ilk önce şantiye stajıyla Özgüven Mimarlık'ta çalışmaya başladım. Özer (Uğur) ve Özgür beyler ile uzaktan bir bağlantımız var. Ankarada'ki eniştem ile babaları çok eski dostlar. Tanışıklığımız vesilesiyle daha öğrencilik yıllarından yanlarına geldim. Bakırköy'deki ofiste 5-6 kişiydik. Yavaş yavaş projelerimiz büyümeye başladı. Başta proje sayımız azdı. Sonra kişi sayısı biraz arttı. Projeler büyümeye başladı ve o ara buraya, Florya'ya taşındık. Bu aynı zamanda Özer Bey'in askerlik dönemine denk geldi. Yine sayımız çok fazla değildi, 4-5 kişiydik. Özer Bey askerden döndükten sonra, 2009 yılından bu yana yaptığımız projeler ön plana çıkmamızı sağladı. Son olarak da İstanbul Finans Merkezi… Aslında çok daha büyük hedefler var. Finans Merkezi'ndeki binaların projelerini almaya başladık.

 

TOKİ tarafından Makro İnşaat'a ihale edilen Ergene Vadisi projesi öncesinde, Vav Türkiye adlı temapark projemiz oldu. "Süleymaniye'ye komşu, Kız Kulesi'ne arkadaş" sloganıyla hazırlanan ve İstanbul'da yer alan medeniyetlerden parçalar içeren bir projeydi. Şu anda hazırlansa hayata geçirilme ihtimali daha yüksekti ama 4-5 sene önce insanlar bunu öngöremediler.



Proje yapılmamış olda da biz o sayede çok ilerledik. Belki de bizim bundan sonra alacağım projenin çok öncesinde bir temel oluşturdu. Ondan sonra TOKİ Ergene Vadisi projesini yaptık. Çorlu'da yapılan bu proje, Trakya bölgesinin en büyük projesi ve çok büyük ilgi uyandırdı. Sonrasında TOKİ ve Makro İnşaat ile daha yoğun çalışmaya başladık. Devlet eliyle yaptığımız işler artmaya başlayınca, özel sektörde de 3-4 bloklu, 8-10 katlı işler yaparken bir anda daha büyük projelere girdik.

 

Son 1-1,5 senedir iş görüşmelerine ben bakıyorum. İnsanlar genellikle iş görüşmelerinde heyecanlı olurlar. Ben bunu hiç yaşamadım, çünkü hiç iş başvurusu yapmadım, mülakata girmedim. Bir özgeçmişim hiç olmadı. Ama çok fazla proje çalıştım. Tabi ki Özer Bey'in bu konuda çok katkısı var. Birlikte çok şey öğrendik. Başından itibaren bana inandığı için de konsept projelerin içinde hep yer aldım. Geçende kabalama bir hesap yaptım, üç sene içerisinde 90'ın üzerinde projede bulunmuşum. Bunların 30 tanesi uygulama aşamasındadır, diğer 30'u uygulanmak için bekliyordur, geriye kalan kısmı ise, biz sonuna kadar götürsek de işverenin vazgeçtiği işlerdir. Bizim şirketin en önemli farklılıkların biri, çok sayıda proje görmenizdir. Ben şu anda 8-9 işi aynı anda, direkt işverenle görüşerek yürütüyorum. Aynı zamanda işin içindeyim, projelerle de bilfiil ilgileniyorum, iş dağıtımı yapıyorum ve bunun kontrol ediyorum. Her gün Özer Bey'e rapor veririz.


 

En büyük sıkıntımız, aradığımız çalışanı bulamamamız. Burada çok fazla projeyle uğraşıyoruz. Biz de süper değiliz ama tasarım ofisi anlamında Özer Bey'in çok önemli bir kilit rolü var. Biz de onun yolunu takip ettik, dediklerini yaptık. Kendimizden vazgeçtik belki de bir yerde… Sabah 9, akşam 7 çalışıyoruz ama son beş Pazardır ofise geliyorum. Dolayısıyla Pazartesi sendromunun ne olduğunu bilmiyorum. Akşamları 9-10'dan önce eve gittiğim yoktur. Hiç de gocunmam. Çünkü mimarlık benim mesleğim değil, hayatım. Özer Bey'le birçok konuda çok iyi anlaşırız. Mimarlık konusunda o nasıl düşünüyorsa, ben de "üzüm üzüme baka baka kararır" misali öyle hissediyorum. Bu işi bilenlerle proje yapmaktan çok zevk alıyoruz. Gece bile beğendiğimiz bir proje görürsek birbirimize mail atarız.

 

Projeleri sadece yapmış olmak için yapmıyoruz. İçinde yaşayarak, hissederek, müşteriyi de memnun edecek şekilde yapmaya çalışıyoruz. Hızlı ve verimli çalıştığımızı düşünüyorum. En önemlisi de bu bence… Bu işi iyi yapıyoruz ama çok daha iyi olmamız gerekiyor. Bir sonraki ofisimizde daha başka, daha büyük hedeflerimiz var. Şu anda Özer Bey'in en büyük hayali stadyum yapmak, benimki de havalimanı…

 

Amacımız, Türkiye'ye bir kimlik kazandırmak. Adımızı artık duyurduğumuza inanıyorum ama adımızdan çok daha fazla bahsedilmesini yürekten istiyorum. Yaptığımız eserlere insanların severek yaklaşması için de elimizden geldiğince çalışıyoruz.

 


Başarı Formülü: Multidisipliner Çalışma + Entegre Düşünce
İstanbul Finans Merkezi ve Sonrası...
Özgüven'in 'Altyapı'sı
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :