Söyleşi öncesinde HOK ve Arup'la işbirliği içinde olduğunuzu söylediniz. Bu karşılaşmalar nasıl oldu?
ÖzgürÖ: İstanbul Finans Merkezi projesi gündeme geldiğinde ilk aşamasını Gensler ile yaptık. İkinci aşama olan Kentsel Tasarım Rehberi'ni de HOK ve Arup ile birlikte hazırladık. Şu anda, 50 yıl sonra yıkacağımız şeyleri yapıyoruz. Avrupa'ya bakın, zamanında yapılmış sosyal konutları yıkıp dönüştürüyorlar. Biz de Hoşdere'de işin artısını eksisini gören insanlarla takım oluşturarak, bir tasarım el kitabı hazırladık.
Peki İstanbul Finans Merkezi projesini nasıl elde ettiniz?
UğurÖ: Yurtiçinde ve yurtdışında kentsel dönüşüm için yapılmış bir yığın proje var. Bu projeler araştırılırken bize de davet geldi. Bu vesileyle Hoşdere ve Zekeriyaköy Kentsel Tasarım projelerine imza attık. Finans Merkezi de hemen bu süreçlerin arkasından başladı. Zaten yıllardır üzerinde pek çok grubun çalıştığı bir alan/proje idi. Bir vizyon oluşturmamız istendi. Biz de dünyadaki örnekleri inceledik ve daha önce benzer bir proje hazırlamış olan Gensler firmasıyla görüştük. Gensler ve İmar Planlama ile bir takım oluşturup projeye başladık. İlk aşama masterplan aşamasıydı. Dünyadaki finans merkezlerinden farklı olarak İstanbul'da yerler, proje geliştirilmeden önce satılmıştı. Dolayısıyla daha farklı bir süreç izlendi. Çok kapsamlı araştırmalar yaptık. IMF verilerine göre, Türkiye dünyanın 16'ıncı, Avrupa'nın 6'ıncı büyük ekonomisi. Ancak finans merkezleri sıralamasında 71'inci sırada…
Fiziksel mekânın insan davranışına etkisi çok büyük. Eğer bir ofiste gerekli fiziksel koşulları sağlayamazsanız, gerekli verimi de alamazsınız. Dolayısıyla, "uluslararası bir finans merkezi yapacağım ve yabancı yatırımcıyı buraya getireceğim" diyorsanız, İstanbul gibi dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden birini seçmelisiniz. Bunu, Ankara'da ya da Yozgat'ta yapamazsınız. Fiziksel koşullarımız ortada. Maliyeti ve gerekli büyüklükteki boş arsa miktarını da göz önünde bulundurduğunuzda, İstanbul'un giriş noktası olan E-5 ve TEM karayolunun kesişiminde yer alan Ataşehir bu iş için biçilmiş kaftan.
Tabi proje hazırlanırken; sürdürülebilirlikten altyapıya, toplu taşımadan lastik tekerli araçların ulaşımına varıncaya dek geniş kapsamlı araştırmalar yapıldı. Bölgedeki yoğunluk elbette artacak, artık başka bir dünyada yaşıyoruz. Bu söyleşiden 20 dakika önce elektrik kesildi, 15 dakika daha kesik kalsaydı söylenmeye başlardık. Öte yandan hepimiz nükleer enerjiye, HES'lere karşıyız. Kendi içimizde bir çelişki yaşıyoruz. Hem doğaya zarar vermeyelim diyor, hem de elektrik kesilmesin istiyoruz. Yapacağımız tesislerle bölgeye ek yük getirmemek ya da bunu minimumda tutmak başlıca görevimiz. Mesela, şu an Ataşehir'de metro yok, ama bu tesis vesilesiyle Ulaşım A.Ş. ile görüştük yaptık. Üsküdar - Ümraniye, Kadıköy - Kartal metro hatları birbirine bağlanacak ve Anadolu yakasının neredeyse tamamının buraya ulaşması sağlanacak. Bunun yanında, zırhlı para taşıma araçları, servis kamyonları, çöp kamyonları güvenlik ve çevresel faktörler açısından yer altına alındı. Çevre yollarına ulaşan kuyruklanmalar olmasın diye iç yollar oluşturduk. Personel servis araçları için bodrum katta inme-binme yerleri oluşturuldu.
Şu an Türkiye'de toplu ulaşımı kullanma oranı % 5. Tüm bu olanaklar sağlandıktan sonra Finans Merkezi'ne yine arabanızla gelirseniz, o kuyruklanmanın suçunu bize atamazsanız. Bazı noktalarda yoğunluk olacaksa, orada artık hayatın gerçeklerinden söz edilebilir. Dünya metropollerinin tamamında inanılmaz bir trafik problemi var ve otopark ücretleri çok pahalı. Londra'daki finans merkezi Canary Wharf'a baktığımızda, oldukça yayalaşmış olduğunu ve insanların metroyu kullandığını görüyoruz. Canary Wharf'da 2 bin araçlık otopark varken, İstanbul Finans Merkezi için 25 bin araçlık otopark planlıyoruz. Çünkü biz maalesef özel araçlarımızla ulaşımı tercih ediyoruz.
Tüm altyapı ekipmanları, mevcut bağlantı noktalarına yedekli olacak şekilde tasarlandı. Örneğin internet altyapısı, okyanustaki bağlantı kablosundan direkt çift yedekli bağlantı çekilecek şekilde hazırlandı.
Finans Merkezi'nin ikinci aşaması olan kentsel tasarım rehberinin hazırlanmasında da HOK ve Arup firmalarıyla çalıştık. Böyle bir master plan yapılmasaydı, burası ikinci Maslak olacaktı. Birbirinden alakasız kuleler, her birinin parsel sınırında duvarlar, tel örgüler… Bunun yerine alanın tamamı yaya ve bisiklet yollarına, açık/kapalı ticaret birimlerine ve halka açıldı. Kentlinin bölgede nefes alacağı hale getirildi. Ek bağlantı yolları (çevre yolu, ring yol vs) yapıldı, yollar tek yön olarak devamlı akacak şekilde tasarlandı.
Bahsettiğiniz tasarım rehberi neye göre oluşturuldu, en önemli kriterleriniz neler?
ÖzgürÖ: İşe, "finans merkezi nedir"in cevabını arayarak başladık. Yurtdışındaki örneklerin bir kısmını yerinde, bir kısmını kaynaklarda araştırarak inceledik ve ihtiyaçları tespit ettik. Bu sırada, finans merkezinin bizim açımızdan önemli bir tarihi altyapısı olduğunu fark ettik. Dünyanın en eski bankasını barındıran, baharat yolunun en önemli duraklarından birisi olan Kapalıçarşı, yakın çevresiyle birlikte dünyadaki ilk finans merkezi... Planlama alanımız olan 2 milyon metrekare içerisinde, Kapalıçarşı'yı merkeze alan bir daire çizerek, bu daire içindeki önemli yapıları taramaya başladık. Tarihte bizim için finansın, gücün, yönetimin merkezi olan Kapalıçarşı ile Topkapı Sarayı'nın mimari ve planlama kriterlerini okuyarak yola çıktık. Tasarım El Kitabı, tarihimizden esinlenerek hazırlanan ve buna göre oluşturulan bir masterplan çalışmasının ve planlama kriterlerinin olduğu bir tür yol haritası.
İstanbul'da bir finans merkezine ihtiyaç olup olmadığı çok tartışıldı. Projede fiilen görev alan bir mimar olarak bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
UğurÖ: Finans Merkezi, 2004-2005 yılında ilan edildi ama gerek parsel sahiplerinin ürettiği projeler, gerekse devletin yurtiçi ve yurtdışındaki gruplara yaptırdığı projeler olsun, yıllardır gündemde olan bir konuydu. İstanbul planlı büyüyen bir şehir değil, kontrol edilemeyen bir organizma şeklinde… Kanal İstanbul, İki Yeni Şehir gibi üzerinde konuşulan, planlanan projeler var ama hiçbirini 1/100.000'lik planlarda göremiyorsunuz. Ulaşım A.Ş. planlarına bakıyorsunuz, imar planlarıyla birebir örtüşmüyor. Bunlar kurumların hatası da değil, hakikaten kontrol edilemeyen bir durum söz konusu... Eminim diğer şehirlerde de benzer örnekler vardır.