Finans Merkezi'nin mimari projeleri hakkında da bilgi alabilir miyiz?
UğurÖ: Birinci aşamayı Gensler ve İmar Planlama ile tamamladıktan sonra, ikinci aşamayla ilgili bir devam yazısı geldi. Evet, bir masterplan var ama mimarlık, mühendislik anlamında, az önce anlattığım detaylar nasıl çözümlenecek? Bu doğrultuda, mimarlık ve mühendislik disiplinlerine ilişkin Kentsel Tasarım Rehberleri (Design Guidelines) oluşturuldu. Peyzaj kararlarından mimari kararlara ve tüm mühendislik disiplinlerine kadar kuralların konduğu, ana hatların çizildiği, hakların ve yasakların belirlendiği çalışmalar bütünü... Bununla ilgili de yine yurtiçi ve yurtdışı firmalarla görüşmeler yapıldı, rapor edildi ve akabinde HOK ve Arup firmaları ile ikinci aşamaya başlandı.
Gensler ve HOK'un buraya yönlendirdiği çalışanlar oldu mu?
UğurÖ: Tabi ki. İlk aşamada Gensler'in Londra ofisi ile birlikte çalıştığımız için arada iki saat fark vardı, saat uyumu daha fazlaydı. İkinci aşamada HOK firmasının Chicago ve Saint Louis ofisleriyle çalıştık. Sekiz saatlik zaman farkı nedeniyle, biz günü bitirirken onlar işe başlıyordu, onlar bitirirken de biz. Belli dönemlerde biz onların ofislerine gittik, belli zamanlarda onlar buraya geldiler. Bir odamızı onlara tahsis ettik.
Kapalıçarşı'yı merkez alan daireleri çizdikten sonra, 2 milyon metrekarelik alanda neler olduğunu tespit ettik. Bir yandan da bu model finans merkezlerinin ihtiyaç programlarını çıkardık. Gezip gördüklerimizle inanılmaz kesişmeler tespit ettik. Örneğin finans merkezinde sağlık merkezi varsa, Kapalıçarşı bölgesinde de o döneme hizmet eden sağlık ocağı var. Cevabın zaten kendi içimizde olduğunu gördük. Türkiye'de, geleneksel mimariyi kullanma talebi var ve bu maalesef çok kötü şekilde yapılıyor. Hem özel sektörde hem de kamu kurumlarının mimari proje açıklamalarında Selçuklu / Osmanlı üslubundan bahsediliyor. Tüm bunların bir kullanım şekli vardır; örneğin cumba yaptığınızda yan pencerelerini açmazsanız o bir cumba olmaz. Aynı şekilde kemerli pencerenin de bir kullanım yeri ve şekli vardır. Biz hala Mimar Sinan'ın eserlerini kopyalayıp yapıştırmaya çalışıyoruz. Bu anlamda bir mimari kültür eksiğimiz var.
Bu bilinçle yola çıkarak, İstanbul Finans Merkezi'nde, "kopyala-yapıştır" mantığıyla proje üretmenin çok dışında; geleneksel mimariyi modernize ederek tasarımımıza aktaralım istedik. Belki bu projenin lansmanı da ‘Selçuklu / Osmanlı' ifadesi kullanıldı ama geleneksel kültürümüzdeki belli öğeleri alsak da aynen kopyalamadık. İçeride, yönetim merkezinin olduğu yerde, ufak bir Osmanlı Köyü yaptık. İncelediğimiz iki milyon metrekarelik alanda ikinci takıldığımız nokta Topkapı Sarayı'ydı. Sarayın yapımına, İstanbul'un fethi ile birlikte başlanıyor. Tüm para, idare burada... Coğrafi açıdan da İstanbul'a hakim bir yer. Biz de bu ikisinin üzerine giderek, buradaki mimari örnekleri modernize ederek projeye aktardık.
Teknolojik özellikleriyle öne çıkarılan Finans Merkezi'nin içinde "Osmanlı Köyü" biraz zorlama bir konsept değil mi?
UğurÖ: Osmanlı Köyü diyoruz ya, o da bizim kültürümüz. O da "biz"den bir imge. Az önce bahsettiğim gibi Kapalıçarşı'nın ilk finans merkezi olmasından ötürü Tarihi Yarımada'dan esinlendik. Tarihi Yarımada'da modern yapıların olduğu belli sokaklar da var. Şehrin modern bir bölgesinde dolaşırken, birden bir sokağa girer ve bambaşka bir yerdeyim dersiniz. Yapı olarak insan ölçeğinde yapılar bunlar. Sonuçta burası İstanbul için tasarlanan, İstanbul'da hayata geçen bir finans merkezi ve hiçbir örneğe benzememesi gerekiyor. Yurtiçi ve yurtdışından buraya gelen yatırımcı, tabiri caizse, önünde resim çektirebileceği bir ortam olsun istiyor. Bu kişiler Sabiha Gökçen'de inecek, Finans Merkezi'ne gelecek, işini halledecek ve gidecek. Bu nedenle de burada yerel özelliklerimizin olmasından daha doğal bir şey olamaz. Ne yaparsak yapalım dördüncü boyut etkisi veremeyeceğimizi biliyoruz. Ancak burayı ziyaret edenlerin, İstanbul'a özel bir şey yaptığımızı hissetmelerini istiyoruz.
Böyle bir tesis getirirken bunun yan ihtiyaçlarını da düşünmelisiniz. Burada aynı zamanda Ataşehir ve Ümraniye halkının yaşam kalitesini artıracak unsurlardan bahsediyoruz. Yeni bir Maslak yapmak istemiyoruz. Eminönü'nün gündüz nüfusu 3,5 milyonken, gece nüfusu 50 bin. Geceleri yürürken tedirgin oluyorsunuz, sokaklar tamamen terk edilmiş çünkü orada yaşayan bir nüfus yok. Burası, tıpkı İstiklal Caddesi gibi güvenlik kontrolü olmadan herkese açık. Saha içinde ticaret birimleri, eğitim yapıları, 7/24 yaşaması için konutlar, kültür yapıları planlıyoruz. Bunlar, "finans merkezine gelmiyorsan kullanamazsın" denilecek şeyler değil. Burada, dünyaya örnek olabilecek Nezahat Gökyiğit Botanik Parkı var. Bu proje vesilesiyle İstanbul ilk defa botanik parkına kavuşacak.
Finans merkezi derken aynı zamanda bir hedeften bahsediyoruz. Anadolu yakasına önemli bir konferans salonu kazandırıyoruz. Ticari kaygı olmadan büyük bir kütüphane ve sergi salonu yapıyoruz. Burada hakikaten bir memleket projesi söz konusu. Dezavantajları olabilir ama en azından minimumda olması için gereken tüm önlemler alındı.
Uygulama projesine dahil olan mimari pratikler belli mi?
UğurÖ: İkinci aşamadan sonra proje, bu kitapçıklarla birlikte parsel sahiplerine devredildi. Bundan sonrası tamamen kendi inisiyatiflerinde. Arzu ettikleri mimari - mühendislik gruplarıyla, buradaki kurallara sadık kalmak koşuluyla çalışmakta özgürler. Bu kurallar çerçevesinde diledikleri binaları yapabilirler. Bunu bir ‘patchwork' gibi düşünebilirsiniz.