"Metro kenti daha yaşanabilir kılıyor"
05 Şubat 2010
Dünyanın ilk metrosuna sahip olan kent, bunun avantajlarını nasıl kullanıyor?
Londra'da metro ağının ve otobüs hatlarının bu kadar gelişmiş olmasının sanırım en büyük avantajı kentte özel araç kullanımının kısıtlanması ve diğer ulaşım türlerinin desteklenmesi.
Londra ulaşımı denilince biliyorsunuz metrodan sonra akla gelen en önemli uygulama trafik sıkışıklığı ücreti (congestion charging). Trafik sıkışıklığı ücreti, ilk olarak Londra'da uygulanmamasına rağmen etkin olduğu alan bakımından Londra örneği dünya çapında önemli bir uygulama. Kentte her açıdan çok önemli işler yapmış olan bir önceki belediye başkanı Ken Livingston tarafından 2003 yılında başlatılan bu uygulama muhafazakâr partili yeni belediye başkanı Boris Johnson'un uygulama alanını daraltma ve ücreti düşürme çalışmalarına rağmen devam ediyor. Kent içinin özel araçlardan büyük ölçüde arındırılması kent içi ulaşım kullanıcılarını büyük ölçüde toplu taşımaya yönlendiriyor ve trafik sıkışıklığı vergisinden toplanan miktar otobüs servislerinin iyileştirilmesi, yaya yolu ve bisiklet güzergâhlarının geliştirilmesi, güvenliğinin sağlanması için harcanıyor. Metro ve diğer toplu taşıma türlerinin erişilebilirliği sayesinde birçok kişi özel aracını evinde bırakabiliyor ya da belirli alanlardaki park&ride'ları kullanarak kent içinde toplu taşımayla hareket ediyor.
Başta metro olmak üzere toplu taşıma sistemlerinin yaygın olması kenti özel araçlardan arındırarak daha yaşanabilir kılıyor ve bu da kısa mesafeli yolculuklarda yürüyüş ve bisiklet kullanımını artırmada yardımcı oluyor diyebiliriz. Londra ulaştırma birimi olan Transport for London (TfL)'ın raporlarına göre 2000 yılından günümüze bisiklet kullanımı iki katından fazla artmış olması trafik sıkışıklığı vergisi gibi uygulamaların bir sonucu. Bisikletin kullanım amacının ise % 44 oranında işyeri yolculukları olması çarpıcı. Bisiklet Amsterdam ve Paris gibi kentlerde uzun zamandır olduğu gibi burada da bir ulaşım aracı olarak algılanıyor. Bunda trafik sıkışıklığı gibi caydırıcı yöntemlerin yanısıra bisiklet kullanımını özendirici uygulamaların etkisi yadsınamaz. Bisikletin diğer sistemlerle entegre ediliyor olması, bisiklet yolları ve park alanlarının erişilebilirliği, bisiklet için özel yolculuk planlayıcısı ve TfL tarafından yapılan bisiklet kullanımını destekleyen (bisiklet kullanımının sağlığa yararlarını ve soğuk hava şartlarında dahi bisikletin daha etkin bir ulaşım aracı olduğunu gösteren) kampanyalar bisikletin uzun süreli yolculuklarda da bir ulaşım aracı olarak kullanılmasını sağlıyor. Kenti özel araçlardan arındırmak ve yaya dostu alanlar yaratmak aynı zamanda yürümeyi kolaylaştırarak kısa mesafelerde yürüyüşün tercih edilmesini de sağlıyor. Çünkü bilindiği gibi gündelik yaşantımızda ev-iş, ev-okul yolculuklarının yanısıra kısa süreli, yaklaşık 15 dakika süren yolculuklar büyük yer kaplıyor. Londra'da bu yolculukların oranı yaklaşık %30. Bu oranın motorlu araçlara değil de yürüyüş ya da bisiklete dayanması hem insan sağlığına hem de karbon emiliminin azaltılmasına katkıda bulunuyor.
İstanbul'a tarihsel bir bakış
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın