Avrupa kentlerinde artık bisiklet yolları oluşturularak bisiklet kültürü teşvik edilirken, bu konuda biz ne durumdayız?
1996 Habitat toplantıları döneminde, "Kentiçi ULaşımda Alternatif Çözümler" başlıklı KULAÇ platformunda, tartışılmaya başlanan yaya ve bisiklet olgusu Msgsü'ye Kadıköy'den bisiklet ile gelen cesaretli öğrenciler, vapura binerken bisiklet için de bilet vermek zorunda olduklarından şikayet ederlerken, aynı dönemde diğer ülkeler, bisiklet kullananları bedava taşıyordu, neyse ki artık o zihniyet yok. Belediye bisiklet parkları da yaptı, bisiklet yolları projeleri de var, fakat bisiklet güvenli bir biçimde ulaşım aracı olarak kullanılamıyor. Bisiklet ulaşımın bir parçası görülmüyor. Bisikletin, spor yapmak ya da karne hediyesi olarak verilmekten öte ulaşım sisteminin içine dahil edilmesi lazım….Zaten bisiklet yolu yapmak ile bisiklet kültürü oluşturulamaz.
Evet, İstanbul coğrafi olarak eğimli bir metropol ama niyet çok önemli, İstanbul'un yedi tepeli olması bisiklet kullananlar için gerekçe sayılmaz. Oysaki bu duruma çözüm, diğer yedi tepeli ve tarihi dokuya önem veren kentler tarafından keşfedilmiş. Eğer bütünsel bir ulaşım sisteminden bahsediyorsak, sistemde bisiklete de yer vermek ve fırsat tanımak gerek. Örneğin taksim'e çıkan fünikülere iki-üç tane bisiklet askısı yerleştirilerek sorun çözülebilir. En azından üç otomobil, yerini üç bisiklete bırakmış olabilir.
Geleneksel dokusunda bisiklet kültürü, var olan şehirlerimizde bile unutturulmaya çalışılıyor. İstanbul için yeni olan bu yaklaşım Konya ya da Eskişehir gibi şehirlerde çok daha kısa sürede yaratılabilir, ama o kentler de büyüyünce İstanbul olmak istiyorlar. (Gülüyor) En büyük hedefleri raylı sistemlere yatırım yaparak prestij elde etmek…