Nur Kozaneli ve Ezgi Söğüt

08 Ocak 2016

Nur Kozaneli 

Şehremeni Anadolu Lisesi mezunuyum. 2011'de Kültür Üniversitesi Mimarlık bölümüne girdim ve 2015 yılının haziran ayında mezun oldum. Bir iyi aylık bir tatilin ardından iş aramaya başladım. Birçok yerle, hatta yapmak istemediğim işler için bile görüşmelere gittim. Ancak görüştüğüm yerlerin hepsi tecrübeli birini aradıklarını söyledi. Kimse işi sıfırdan öğretme yükünün altına girmek istemedi. Pencere doğraması yapan bir firmayla bile görüştüm. Orada işe girseydim sadece doğrama çiziyor olacaktım, mimarlıkla pek bir alakası yoktu. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Dicle Hanım'ı ve yaptığı işleri araştırdım. Özgeçmişine baktığımda aynı okuldan mezun olduğumuzu ve şu an bizim okulda öğretim görevlisi olduğunu öğrendim. Yaptığı işlerin başarısını görünce de onun gibi olmak istediğime karar verip yanında çalışmak istedim. Yaklaşık iki aydır da burada çalışıyorum. Diğer ofislerde olduğu gibi beni iş tecrübem yok diye reddetmedi, aksine işi öğretmek niyetiyle yaklaştı.

Ofise sabahları 9.00 - 9.30 gibi geliyor ve 18.30 gibi çıkıyoruz. Dün sunum olduğu için biraz daha ofiste kaldık. Sunum, toplantı gibi ekstra işlerimiz olmazsa hafta sonları çalışmıyoruz. Şu anda elimizde üç proje var. Projelerden biri ev dekorasyonu, iki evi birden tasarlıyoruz. Dün o projenin sunumlarını hazırladık, cuma günü de şantiye süreci başlayacak. İki gün sonra ise başka bir sunumumuz var. Projeler için araştırma yapıyoruz, modellemelerini yapıyoruz, malzemeleri seçiyoruz. Bu süreçlerin hepsini izlemek ve Dicle Hanım'ın yanında yer almak bana mesleki açıdan çok önemli şeyler kazandırıyor. Başka bir ofiste çalışıyor olsaydım kendimi bu kadar geliştiremezdim. Portfolyom açısından da yaptığımız işlerin benim için büyük bir avantaj olacağını düşünüyorum. 

Dicle Hanım bu zamana kadar hep bir şeyleri tek başına başarmış, mücadele etmiş. Bu nedenle iş sürecinde de her şeyi kendisi yapıyor ve takip ediyor. Elektrik projesinden fayans uygulamasına, mobilya üretimine kadar her şeyi kontrol ediyor ve hepsine yetişebiliyor. Bir anda üçe dörde bölünebiliyor. O yüzden çok başarılı bir mimar olduğunu düşünüyorum.

Burada ofis içerisinde bir işveren-çalışan gerginliği yok. Görüşmeye gittiğim ofislerde önce daha alt kademeden biriyle, sonra işverenle görüştüm. Hiyerarşi arttıkça insanlar ciddileşiyor, kravatlar takılıyor. Ama burada öyle bir ortam yok. Mesela ben yeni mezun olduğum için detay çizimi konusunda çok eksiktim. Ancak Dicle Hanım hiçbir zaman sen bilmiyorsun, tecrübesizsin gibi bir tavır takınmadı, daha öğretici bir yaklaşımda bulundu. Ofis ortamı da hiçbir zaman gergin olmadı. O yüzden burada keyifle çalışıyorum.  


Ezgi Söğüt

Lise son sınıf öğrencisiyim. Staj yapacağımız zaman okulumuz bize yardımcı olup birkaç yer öneriyor. Dicle Hanım'la ise tanıdık vasıtasıyla iletişime geçip çizimlerimi gösterdim. Autocad ve 3ds Max kullanıyor olmam avantaj oldu.

Üniversiteye geçmeden proje ve mobilya çizimlerini görüyor olmak benim için büyük bir avantaj. Bunu Dicle Hanım'ın yanında geliştirmek, deneyimlemek beni gerçekten mutlu ediyor. Bu yaşta bunları yapıyor olmak güzel bir şey. Mimari projelerdense iç mimari daha çok ilgimi çekiyor. Bir evin iç mimari projesi için özel mobilya tasarlamak beni daha çok heveslendiriyor. Dicle Hanım'la çalışırken bu tarz üretimlere de şahit oluyorum.

Yaklaşık 3 aydır burada çalışıyorum. Son teslim ettiğimiz projenin her aşamasını izleme fırsatım oldu. İşverenle ve ustalarla da sıklıkla iletişime geçtim. Projenin nasıl işlediğini gördüm ve bu benim için çok önemli bir deneyim oldu. Burada çalıştığım sürede projenin nasıl yönetildiğini gördüm. Son projede dış cephenin modelini hazırladım, birkaç örnek mobilya çizimi de ben yaptım. Genellikle ofisten çok şantiyede bulunuyorum ama ofis ortamının ve ilişkilerin çok samimi ve sıcak olduğunu söyleyebilirim.


Dicle Hökenek ile Öğrencilikten Ofis Hayatına...
Ofisin Genç Üyeleri
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :