Mimarlık eğitimimi İTÜ Mimarlık Bölümü'nde aldım. Okuldaki eğitimim tamamlandığında çok kıymetli bir hocamın yönlendirmesi ile 2018 yılında staj yapmak amacıyla MAA ekibine dahil oldum ve öncesinde de işlerini keyifle takip ettiğim bu ofisin kısa sürede bir parçası gibi hissetmeye başladım. Staj dönemi sonunda MAA ile yakaladığımız bu uyumu daha da geliştirip verimli bir sürece devam edebiliriz düşüncesi ile ofiste çalışmaya başladım.
MAA vizyonu ve ölçekler arası tasarım dinamikleri öncelikle bir insan olarak beni çok heyecanlandırıyor. Doğayı öğretmeni görüp arketip formlardan referans alarak yeni teknolojilerin tasarım ve üretim sürecine nasıl dahil olması gerektiğini sürekli tartışan ve böylece zamanın ruhuna dokunan bir ofis olduğunu düşünüyorum. Sürekli yeni meydan okumalarla karşılaştığınız dinamik bir ofis ortamı var ve bu bizlerin sürekli -bireysel ve hep beraber- bir ekip olarak daha ileriye adım atmamızı sağlıyor. Her yeni proje yeni bir masal gibi karşımıza çıkıyor ve tıpkı masallardaki kahramanın yolculuğu sırasında öğrendikleri ile bilincin katmanları arasında ilerlemesi gibi her yeni projede ekibin her bir bireyi mimarlık pratiğinde kendisine yeni bir katman daha ekleyerek gelişmeye devam ediyor.
İçinde yer almış olduğum KFAS Headquarters, Seul Robot Science Museum, Vilnius Concert Hall, Urban Carpet ve Gwangju City Library projelerinin hepsinde farklı ölçekler ve farklı işlevlerde ortak bir dil konuşan üretimler ortaya çıktı. Yaratım sürecinde aldığım roller ile ben de hepsinde ayrı ayrı bilgileri kendime katarak hem bakış açılarımı genişlettim hem de böyle süper güçlerin birlestiği bir ekip ile üretebiliyor olmanın keyfini yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum.
MAA da ekip olarak çok iyi bir iletişim geliştirdiğimizi ve çok verimli bir iş bölümü ile çalıştığımızı düşünüyorum tam anlamıyla güvendiğim, yeteneklerini hayranlıkla izlediğim takım arkadaşlarım var. Bu takım içinde çok çeşitli alanlarda aktif olarak çalışıyorum. Herhangi bir proje üretim sürecinde kendim için kesin ve köşeli hatlarla görev tanımı biçemiyorum. Proje sürecinin tasarlanmasından en son görselleştirilmesine kadar her proje içinde değişik rollerde bulabiliyorum kendimi. Bu da mimarlık pratiği ile ilgili olarak dinamik, bütünsel bir bakış açısı ve işlevsellik kazandırıyor. Bu aşamalarda Melike Altınışık’ın rehberliğini büyük bir şans olarak görüyorum. Her daim sevgiyle ve keyifle çalışmamızı sağlayan süreç tasarımları ve kendi sınırlarımızı zorlayarak bizi kozamızdan çıkarmaya teşvik eden fikirleri ile başarılı bir ekip liderimiz var.
Böyle bir çalışma ortamında her proje çok öğretici ve insan hayatında verimli bir zaman olarak nitelendirilebilecek potansiyeller olarak karşımıza çıkıyor ancak Seul Robot Bilim Müzesi projesi öyle sanıyorum ki yarışma sürecinden bu yana benim için en derinleştiğim proje oldu.