“Seattle Halk Kütüphanesi güzel görünmeye başladıysa, tam olarak bu nedenle çalışmaz hale geldi”

06 Ağustos 2010

“Seattle Halk Kütüphanesi güzel görünmeye...

Rem Koolhaas kent üzerine kaleme aldığı manifestoları ve teorileri ile, dahası son on yılın mimarlığına yön veren ve 21. yüzyılın yapılı çevre ikonografyasına doğrudan eklemlenen yapıları ile "uzun bir gölge bırakıyor". Belki de bunu hemen hiç kimse, Koolhaas'ın 1975 yılında Rotterdam'da kurduğu OMA'nın (Office of Metropolitan Architecture) New York "şube"sinin yürütücü ortağı Joshua Prince-Ramus'tan daha iyi bilemez.

Muhtemelen bu yüzden de mimarı eleştirmekten ve New York ofisi olarak pozisyonlarının, Koolhaas'tan kaçınılmaz olarak ne kadar da farklı olduğundan dem vurmuyor. Prince-Ramus, açık sözlülükle şunu vurguluyor: Rem'in söylediği dinlenir, bizimki dinlenmez. Dolayısıyla -tüm şüphelerimize rağmen- pek çok aktörün müthiş bir uyum, işbirliği ahlakı ve özveri ile ilerlediğini söyledikleri ortaklık mevzuna gerçekçi bir bakış atmamızı sağlıyor.

Prince-Ramus 2006 yılında beklenmeyen bir hamle ile, aynı zamanda hisselerinin çoğunluğuna sahip olduğu OMA New York'u REX isimli kişisel stüdyosuna çevirmişti. OMA dönemi kurgusu içerisinde Seattle Halk Kütüphanesi'ni ve Guggenheim Hermitage Müzesi'si kotaran Prince-Ramus –Koolhaas'ın AMO-OMA kelime oyunlarından feyz alırcasına- yeniden yapılandırdığı REX bünyesinde, Dallas'taki AT&T Performans Sanatları Merkezi'nin Dee & Charles Wyly Tiyatrosu'nu ve –bize de yabancı gelmeyecek- Vakko Moda ve Power Medya Merkezi'ni tamamladı.

“Seattle Halk Kütüphanesi güzel görünmeye...
“Seattle Halk Kütüphanesi güzel görünmeye...
“Seattle Halk Kütüphanesi güzel görünmeye...
Dee & Charles Wyly Tiyatrosu

Businessweek için Andrew Blum'un Prince-Ramus ile "Koolhaas sonrası" ve "REX öncesi" gerçekleştirdiği söyleşiyi yayımlıyoruz.

Seattle Halk Kütüphanesi'nin tamamlanması ardından ortaya çıkan inanılmaz yorumlar, senin mimarlığa konseptüel ve araştırma tabanlı yaklaşımını vurguluyordu. Bize biraz bundan bahsedebilir misin?

Bir projenin sınırlarını, şartlarını ve zorluklarını kabul ettiğiniz "hiper-rasyonel" bir süreçte, onlarla ancak ilk ilkelere inerek angaje olabileceğinize inanıyoruz. Hiçbir adeti/alışkanlığı kabul etmiyoruz. Şayet biri "Problem böyle çözülür" derse, bunu "sallamıyoruz". Sadece "Bunu duymak istemiyorum" diyoruz.

Bir örnek verebilir misin?

İyi bir örnek, Dallas'taki Charles ve Dee Wyly Tiyatrosu. Tiyatro danışmanımız sürekli olarak dekoru değiştirmemizi, perdeleri hareket ettirmemizi sağlayacak düzeneğin şunun, onun, bunun gibi betonarme bir strüktür olması gerektiğini söyleyip durdu. Ama ona "Bize ‘yapılmışı var' mantığında çözümler getirme. Yalnızca ne yapması gerektiğini söyle ve biz, onu nasıl inşa edeceğimizi buluruz" dedik. Gerçekten de temel ilkelere inmek istiyorduk. O da şuna çıkıyordu: Akustik bir sistem kurmak ne demek? Gözlemimiz ise şu yönde: Şayet her şeyi temel ilkelerine döndüğünüz bu hiper-rasyonel, neredeyse aptalca sürece tabi tutarsanız, mutlaka ölümüne yorulursunuz. Ama bir yandan da daha önce hiç yapılmamış, alışılmışın üstünden gelen bir şey inşa etmeye başlarsınız. Seattle Halk Kütüphanesi, bir diğer örnek… Ben bu projeyi asla "usule uygun" şeklinde sunmadım. Daima insanlara işin mantığını gösteririm. Sonuçta da proje takıntılı derecede rasyonel olur. Hatalar bile rasyonelleşir!


EAA'nın Ortaklarından Gonca Paşolar
Uras + Dilekci'nin Ortaklarından Salih Küçüktuna
Boran Ekinci Mimarlık'tan Sasan Sahafi
OMA'nın Eski Ortaklarından Joshua Prince-Ramus
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter : 1000