YTÜ'den 2006'da mezun oldum ve iki yıldır GAD'da çalışıyorum. Gökhan Avcıoğlu'nu, okulda proje yürütücülüğü yaptığı dönemden tanıyordum. İlk stajımı yanında yaptım, sonrasında çeşitli yerlerde de çalıştım. Gerçek anlamda mimarlıkla beni tanıştıran ve mimarlığı sevmemi sağlayan Gökhan'dır. Dolayısıyla mezuniyet sonrasında geldiğim ofis GAD oldu.
Burada herkesin birkaç projesi olduğu gibi, diğer projelere de kafa yoruyoruz. Gece geç saatlere kadar çalıştığımız da çok oluyor. Genelde çalışkan bir ofisiz. Burada ortamın keyifli olmasının bir nedeni, çalıştığınız insanların gerçek hayatta da arkadaşınız olması. Gökhan'ın bizlerle ilişkisi hiçbir zaman patron-işçi ilişkisi düzeyinde olmamıştır. Her zaman bizimle arkadaş gibi olduğu için, bu ofis farkını gösteriyor.
Gökhan'ın çalışma mantığı çok farklı. Bizler onun gibi düşünebilseydik, zaten her birimiz Gökhan Avcıoğlu olurduk. Bizim projenin bittiğine inandığımız noktada, gelip yalnızca bir çizgi atarak, projeyi bambaşka bir yöne çevirebiliyor. Bizim ofisin bir diğer farkı ise deneysel çalışmaların çok fazla oluşu. Çoğumuz özellikle bu tür çalışmalara ilgi duyuyoruz ve bu, mimarlığa olan sevgimizi pekiştiriyor, daha fazla düşünmemizi sağlıyor ve besliyor.