“Bence Türkiye’deki tasarımcıların en büyük problemi atölyeye inmemeleri”

06 Nisan 2010



Üretim sürecinde ne gibi sıkıntılarla karşılaşıyorsunuz?
Her şeyi üretirken sıkıntılarla karşılaşabiliyorsunuz tabi. Ama bizim ayakkabıda –belki diğer üreticilerden farklı olarak- her daim yeni model yapma zorunluluğumuz var. Çok hızlı, sürekli değişen ve gelişen bir modası var ayakkabının. Tabi ki de tekstilde de öyle… Özellikle biz mesela el yapımı ayakkabı yaptığımız ve modellerden de az sayıda ürettiğimiz için çok fazla model üretmek durumundayız. Bu nedenle daha modelin bandı oturmadan model değişiyor. Zaten onlardan beş çift ya da on çift üretiyoruz. Onun henüz kalitesi oturmadan da yeni bir modele geçiyoruz. Bu tempoda kaliteyi daima kontrol altında tutmak güç oluyor. Öte yandan maalesef el yapımı işlerin çok yaygın olduğu, insanların zanaatkarlığı çok özenerek gerçekleştirdiği bir ülkede yaşamıyoruz. İtalya değiliz yani! Bu, elbette ülkenin sosyo-ekonomik durumu ile de alakalı… İnsanların yaptıkları işe bakış açılarında etkili olan farklı öncelikleri var. Bu sebepten ötürü de el emeği ayakkabı yapabilecek çok kalifiye ustalar bulamıyoruz ne yazık ki. Öte yandan Türkiye'de çok kaliteli ayakkabı üretimi yapan ayakkabı markaları var ve onlara da gıpta ile bakıyoruz. Biz ise çok zor bir iş yapıyoruz. Bir sürü modeli farklı renklerde elde ince ince, küçük küçük yapıyoruz. Bu, çok korkunç bir süreç çünkü üretim öncesinde ve sonrasında tüm detayları daimi surette düşünmeniz lazım.

Bir ayakkabının üretilmesi ne kadar sürüyor?

En az bir gün! Çünkü bir gün ayakkabının kalıpta beklemesi gerekiyor. Önünün ve arkasının darbelerden etkilenmemesi ve sert olması için konulan malzemeler var. Onların kuruması, derinin ayakkabının şeklini alması için en azından bir gece kalıpta beklemesinde fayda var. Gerçi büyük üreticilerin bir çoğu bugün bunu yapmıyor. Ama bizim ürettiğimiz ayakkabılar mutlaka en azından bir gece kalıpta bekler ve böylece ayakkabının daha uzun ömürlü olması sağlanmış olur.



Siz ayakkabı tasarlarken nelerden ilham alıyorsunuz?

Her şeyden alabiliyorum aslında… Ben çok farklı malzemeleri de bir araya getirdim ve sonuçta bu işi tekniği ile yaptığım ve onların stampalarını da ben çıkardığım için, çok denenmemiş şeyler de yapabiliyorum.

Dolayısıyla kendi oyun alanınızı da esnetme şansınız var.

Tabi ki… Aydınger ile çalıştığım stampa sisteminde işi ben yaptığım için son derece özgürüm. Çünkü eğer sadece stilist olsaydım –ki bence Türkiye'deki tasarımcıların en büyük problemi de atölyeye inmemeleri- kağıtta çizer ve geri kalanı ile ilgilenmezdim. Zaten yapım aşamasını da bilmezdim. İnsanlar "Bu böyle olmaz" diye bana gelirlerdi. Ama stilist olarak modeli de çıkarabilmek, bana neyin nasıl yapılacağını gösterme fırsatı sunuyor. Sınırlarım da çok genişliyor. Rahatlıkla söyleyebilirim ki ayakkabı tasarlarken olmazsa olmaz şey de, kalıbı da tasarlayabilmektir.


Nr. 39'dan İpek Yılmaz
CicciCocco Shoes'dan Bilge Köprülü
United Nude'dan Rem D. Koolhaas
Ve Manolo Blahnik...
Boş Zamanlarında Ayakkabı Tasarımına El Atan Diğer Mimarlar...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :