"Mimarlık görgüsünün ucu bucağı yok"

29 Ekim 2019

NK: Mimar adayı ya da bu mesleği seçmeyi düşünen gençlere neler söylemek istersiniz?

EA: Gerçekten zor bir soru. Açıkçası ülke gündemiyle çok alakalı bir mesleğimiz var. Hem sevgiyle hem de dirayet gücünüzle alakalı belki de. Gerçekten kafa yormayı ve belli başlı şartları kabul etmeyi gerektiriyor. Biz seninle mezun olduğumuzda bu ülkedeki iş imkanları, meslek insanlarının sayısı ve mesleğe bakış açısı çok farklıydı. Her yıl 8.000 mimarın mezun olduğu bir ülkede, ilerleyen dönemlerde neyin ne olacağı kestirmek zor. Bu değişimler üzerine biraz düşünüp gözlerini kısarak bu siste bir şeyler görebiliyorsa tavsiye ederim. Ben mesleğimi çok severek yapıyorum. Bazı zamanlar sinir krizleri geçirip çıkmak istesem de bu sektörden çıkamıyorum, devam ediyorum. Bizim mezun olduğumuz zamanlardan çok daha zor bir zaman bekliyor şimdi mezun olacakları. 

FÖ: Ben o kadar karamsar bakmıyorum. Biz 4 yıllık çok çok temel bir tasarım eğitimi alıyoruz. Yani bence bu eğitim, mimarlık ve tasarım anlamında bu işin en minumumu. Bence mimarlık eğitiminin sonucu, sadece yaptığımız çizim ya da tasarım pratiğimiz değil. Ufuk açıyor ve diğer sayısal eğitimlerin hiçbirinin veremeyeceği değişik bir dünyaya girmiş oluyorsunuz. Ondan sora ne yapacağınıza karar verebilirsiniz. Yani herkes akademisyen olacak, uygulama projesi çizecek ya da yarışmaya katılacak diye bir şey yok. Mimarlık görgüsünün ucu bucağı yok ve tanıdığımız mimarların çoğu da -ofiste çalışsın ya da çalışmasın- mutlaka alternatif, yine tasarım içeren bir şeyler yapıyorlar.  Bu bir güdü yani bu böyle devam ediyor, bence çok iyi bir kapı açıyor. Başka bir mesleğin eğitimini alıp işsiz kalacağına bence mimarlık okuyup işsiz kalsın, sonrasında bir şeyler yapması daha olası diye düşünüyorum.

Gıda ve İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (GİOSB) Yönetim Kurulu Binası

EA: Benim dediğim şey; gerçekten yapı tasarlamak istiyorum derseniz başka bir dünya söz konusu. Karşınıza bizim mezun olduğumuz dönemden çok daha acımasız bir tablo çıkabilir. Öte yandan Figen’e katılıyorum. Bu meslek size eleştirel bir bakış açısı sağlıyor ve yeni ufuklar açıyor. Biz bir organizasyon eğitimi alıyoruz; projeyi koordine edebilmek, plan yapabilmek, strateji geliştirebilmek. İşimizin temeli plan yapmak! Oturup kimlerle çalışacağım, nasıl çalışacağım, süreç nasıl ilerleyecek, kimlere nasıl iş vereceğim, nasıl bir mekânsal organizasyon yapacağım, bunu düşünüyorsunuz. Bu da kişinin başka bir sektörde ilerlemesinde büyük etken tabi ki. 

FÖ: Mimarlık eğitimi bir avantaj. Sonra üstüne ne koyacağın sana bağlı. Ben mimarlık yapıyorum, bir yandan da arkeolojik alanda çalışabiliyorum. Orada çalışan arkeologlara destek olabiliyorum. Çünkü sayısal eğitim aldım, el çizimim var, bilgisayar çizimim var. Çok yönlü bir eğitim alıyoruz. Ve zamanla gelişmeye çok açığız. Bilgisayar kullanmayı biliyoruz, programlara hakimiz, bir yandan tasarım üzerine düşünüp bir yandan sürekli okuyoruz, eleştiriyoruz. Bu kadar çok şeyi mimarlık eğitiminde yapmak zorundasınız. Deniz Güner -hepimizin ufkunu açan hocamız - şöyle derdi; 4 yıllık bir eğitim aldığınızda ne yapacağınızı hemen bilemezsiniz ama ne yapamayacağınızın üzerinden gidin. Bütün piyasa size açık, her yerde çalışabilirsiniz, bütün sektörlerde tasarımla alakalı işler yapabilirsiniz. İnşaat piyasası çok kötü olsa bile biz sadece inşaatla bağlantılı işler yapmıyoruz.


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :