Sistem içi yoksulluk- sistem dışı yoksulluk ilişkisi

01 Nisan 2009

Esnek üretim döneminde, sistem içi yoksulluğu, bu klasik versiyonun şiddetlenmesinden ibaret saymak yeterli mi?

Hayır, yeterli değil. Özellikle küreselleşmenin yaşandığı kentlerden sanayinin desantralize edildiği bir süreç yaşıyoruz. Bugün İstanbul da bu süreci yaşıyor. Bu süreç sektörel bir dönüşüme karşılık geliyor. Sanayi giderek yerini hizmet sektörüne bırakıyor. Hizmet sektörü de neredeyse bütün alt kolları ile birlikte, yarı zamanlı, sözleşmeli vs. şekillerde tanımlanan yeni istihdam biçimlerinin oluşmasını destekliyor. Bu sektörlerde çalışanlar her an işini kaybetme riskiyle yaşıyor ve işini kaybetmemek için daha az ücreti, daha çok mesaiyi vs. kabul etmek durumunda kalıyor. Bu durum kalifiye personel için bile çoğu zaman aynı. İşe bağımlı bir yaşam biçimi, atomize edilmiş birey algısını pompalıyor, sosyal ilişkilerimiz ve geleneksel dayanışma ağlarımız giderek zayıflıyor. Sistemin içerisinde, sisteme tutunabilmek adına, giderek yalnızlaşan bireyler oluşuyor. Kanımca bu durum sistem içi yoksulluk kavramını derinleştiriyor.

Fakat sistem dışına itilmiş insanların yoksulluğu günümüzde, sistem içi yoksulluğun öncesinde gündem işgal etmiyor mu?

Bugün sistemin artık ihtiyaç duymadığı ya da sistemin ihtiyaçlarına yanıt veremeyen ya da vermek istemeyen çok sayıda insan var. İş ümidiyle metropoliten kentlere gelip, bu kentleri azman sanayi bölgelerine çevirdikten ve bu kentlerin zenginleşmesinde büyük rol oynadıktan sonra artık bu kentlerde sanayinin yer almaması gerektiğini öğrenen ve hızla tasfiye edilen sanayi tesislerinin boşalttığı alanlarda işsiz kalan, yaşadığı yeri terk etmek istemeyen, iş güvencesi olan bir hizmet işinde çalışmak için yeterince kalifiye olmayan, iş güvencesi olmayan işlerde çalışmayı kendisine yediremeyen, yedirse de yaş vs. gerekçelerle genellikle tercih edilmeyen ve giderek kalabalıklaşan bir kitleden bahsedebiliriz. Klasik anlamda sistem dışı kalmayı tercih eden, çalışmayan, bağımlı kitleden çok farklı olarak, sistemin dışına itilen bir kitleden bahsediyoruz. Bu kitlesellik, sistem dışı yoksulluğu belki de ilk kez sistem içi yoksulluğun öncesinde bir gündem haline getiriyor. Düzenleme kuramında birikim rejimi ile toplumsal yapının uyuşmazlığı üzerinden açıklanan bu yapısal sorun, günümüzde iktisadın toplumsal olandan çok daha hızlı bir değişme becerisine sahip olmasından, yani toplumsal olanın iktisadın üzerindeki hakimiyetini tamamen kaybetmiş olmasından kaynaklanıyor.


Besime Şen ile...
Asuman Türkün ile...
Murat Cemal Yalçıntan ile...
Erbatur Çavuşoğlu'nun kaleminden...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :